Ramazan bayramına iki gün kala aldığımız şehit haberleri bayramın tadını kaçırmıştır. Sadece o şehitlerin anne ve babaları değil, bütün Türkiye şehitlerimizin acısını empati yaparak hissetmelidir. Birileri vatanımız ve bayrağımız için bedel öderken, dokuz günlük tatille taçlandırılan Ramazan bayramını bayram tadında büyük bir coşku ile kutlamak haksızlık olmaz mı? Tatil yerlerinde neşe ve coşku tavan yaparken, çiftçi bir babanın bayrama birkaç gün kala tarlada çalışırken evladının şehadet haberini alması canımızı acıtmıyorsa, gerçekten kalbimiz dursun. Çünkü biz neşede ve acıda bir olmak zorundayız. Bu ülkede şehadet şerbeti içen kahraman şehitlerimizin hangi evlerden çıktıklarını, nasıl bir gelir grubundan geldiklerini görmezden gelemeyiz. Şehitlik gerçeği empati yapmadan anlaşılamaz. Şehadet haberleriyle tadı kaçmış bir bayram sadece şehitlerin anne ve babalarının tadını kaçırıyorsa, vay halimize. Vatan ve bayrak aşkı sadece şehit ailelerinin zimmetinde değildir. Biz Türkiye'yiz, şehadet şerbeti içerken de bir ve beraber olmalıyız. Eğer bunu gerçekten başarırsak, bütün yük şehitlerin anne ve babalarının omuzlarına yüklenmemiş olur.

Şehit ailesi olarak sıklıkla duyduğumuz bir söz var deniliyor ki, şehit aileleri seçilmiş insanlardır. Bu sözü içtenlikle söyleyenlere elbette katılıyorum. Bir şehit yakını olarak şunu da düşünmüyor değilim. Ne tesadüftür ki o seçilmiş şehit ailelerinin tamamına yakının giyim, kuşam yaşam tarzları aynı olduğu gibi yaşadıkları mahalleler hatta evlerde çok benziyor. Birçoğunun ekonomik durumu da bir diğerinden çok farklı ve yukarlarda değil. Bu vatan, bu bayrak hepimizin. Ne bir karış toprağımızı vereceğiz, ne de bayrağımızı indirteceğiz. Yüce Türk Milletini de hiçbir şekilde böldürtmeyeceğiz. İşte bu yüzden kahraman vatan evlatları, bir daha bayram yapmamayı, ailelerine bundan böyle bayramların zehir olacağını bile bile şehadet şerbeti içmeye devam ediyorlar. Bunun kadrini, kıymetini bilelim. Candan boşuna vazgeçilmiyor. Birileri acıyı bal eylerken, birileri de bayramı bayram tadında kutlamak isteyecektir. Bayramı bayram tadında kutlamak sanki şehit vermedik gibi çılgınlık yapmak olmamalıdır. Eğer bayrama iki gün kala 5 vatan evladını şehit vermişsek, herkes ayarını bilmelidir.5 annenin, 5 babanın yüreğine düşen şehit acısı sadece 5 evde hissedilmemelidir. Tam 27 yıl, 1 ay 14 gün önce bizde benzer acıyı sadece 4 şehit ailesi evlerimizde yaşadık. Yanımızda olanlar ve bizi anlayanlar sadece bir elimizin parmaklarının sayısı kadardı. Umarım ki iletişim olanaklarının en üst düzeyde olduğu ve hiçbir şehadet haberini duymayan kimsenin kalmadığı günümüzde artık çok şey değişmiştir.

Türkiye 2019 yılı Ramazan bayramına 2 gün kala aldığı şehadet haberinin büyük şoku ile bir bayrama daha girdi. Herkes elini vicdanına koysun empati yapsın. Vicdanı sızlamayan, canı yanmayan, şehit acısını görmezden gelen varsa ona sadece yuh diyebiliyorum. 1 Haziran 2019'da Iğdır'ın Aralık ilçesinde 2'nci Hudut Tabur Komutanlığı 6'ncı Hudut Komutanlığı'na bağlı Bülent Aydın Hudut Karakolu sorumluluk bölgesinde 3 askerimiz şehit düştü. Şehitlerimizin cenazeleri memleketlerine uğurlanmadan aynı gün Hakkari Çukurca'da PKK'lı teröristlerle yaşanan çatışmada 2 askerimiz şehit düştü. Bir günde 5 şehit hangisine yanalım. Her şeye rağmen Ramazan bayramını bayram tadında kutlamak, bizim gibi düşünenler için artık imkansız. Şehitlerimizin ruhları şad mekanları cennet olsun. Başta şehitlerimizin ailesine olmak üzere Yüce Türk Milletine baş sağlığı ve sabır diliyorum.