"İnsanlar neden ölür gerçekten bilir misiniz?... Tembellikten, inançsızlıktan ve yaşamı, yaşamaya değer kılmayı becerememekten."

Her şeyin başı sağlıktır. İnsan için sağlıklı olmak çok mühimdir. Sağlık olmadan hiçbir şeyin önemi yoktur. Parası, pulu her şeyi olanın sağlığı yerinde değilse ne hayattan zevk alır ne de mutlu olur. İnsanın biyolojik sağlığı çok önemlidir. Ondan da önemlisi psikolojik sağlığıdır. Her ikisi bir arada iyiyse çok daha iyidir. Çünkü vücut sağlığı ve ruh sağlığı olmaksızın hayatı güçlü ve yaşamaya değer kılan duruşlar ve anlayışlar zayıflar. Bütün bunları besleyen insanı ve toplumu ayakta tutan, geleceğe dair umutlarını yeşerten en önemli enerji kaynağı inanç değerleridir. İnanç, insana sonsuz ufuklar açar. Nerede olursa olsun inançlı insan çelik gibidir. Hiçbir güç inançlı insanı sarsamaz. Ve inancını insanın elinden kimse alamaz. Her türlü bireysel ve toplumsal başarıların temelinde "inanç" vardır. İnançlı bireylerden oluşan toplumlar daha sağlıklı ve dirençli olurlar. Hiçbir hastalık o topluma sirayet edemez. Gerçekten inancını yaşayan ve değerleri uğruna yapması gereken, dürüstlük, erdemlilik başkalarını düşünme, fedakarlık gibi ahlaki değerleri özümseyerek günlük yaşamında uygulayan insanların herkes dostu olur.

Ahlaki derece insanlar ve toplumlar için vazgeçilmezdir. Geleneklerimizi aşındırdık. Aile bağlarını güçlü tutan misafirlik anlayışını kaybettik. Herkes birbirine yabancılaşmış gibi yaşıyor. Birimizin derdi hepimizin derdi olamıyor. Sosyolojik manada değerler aşınması yaşanıyor. En kaliteli insan bizde yetişiyor. Değerlerimizden taviz vermemeliyiz. İnsanın kalitesi arttığı zaman her şeyin kalitesi artar. İnsanın kalitesi düşünce yaptığı işin kalitesi de düşer. Bu konuda başta ailelere, eğitim sistemimize ve öğretmenlerimize büyük görevler düşüyor. Çocuğun kalbine ve ruhuna, bilginin yanında, iyilik çiçekleri aşılanmalıdır. Bereketli yaşamak, hakkıyla yaşamak çok önemlidir. Alın teri olmadan kazanmanın mümkün olmaması gerekir. Gerçek dünyada bedel ödeme var. Başarı ve başarısızlığımızı başkalarına yüklemeden kabul etmeliyiz.

Toplum kendi değerlerine dönmeli... "Dertleşmek" 'in hiçbir dilde karşılığı yoktur. Bizim, olduğumuz gibi görünmeye, yaşadığımız gibi tutarlı olmaya mecburuz. "mış" gibi yaşamak hem kendimizi hem de toplumun değerlerini aşındırır. Buna fırsat vermemeliyiz.