Karakter, küçük yaşlardan itibaren içinde yaşanan toplumun değer yargılarının benimsenmesi ile şekillenir. İnsan, değer yargılarını aynen alıp belli durumlarda taklit etmez. Benimsediği, kendisi ile bütünleştirdiği değerleri ilgili durumlarla karşılaştıkça kendine özgü biçimde uygular. Bu tür davranışlarda ve karakter özellikleri arasında tutarlılık vardır. Örneğin; insan, hem dürüst hem ya­lancı olamaz.

Benimsenen değerlerle davranışlar arasında uygunluk varsa kişi karak­ter sahibidir. Halk arasında 'özü sözü bir', 'sözünün eri' gibi deyimler, karakter sahibi insanın özellikleridir.

Benimsenen değerlerle davranışlar arasında uyumsuzluğun olması, karaktersizliğinin göstergesidir. Bu tür insanların davranışlarında tutarlılık yoktur. Halk arasında da 'bir sözü bir sözünü tutmaz', 'ipiyle kuyuya inilmez' gibi deyimler, 'yalancı' , 'sahtekar' , 'iki yüzlü' gibi terimler, bu tür insanlara duyulan güvensizliği belirtir.

Dürüstlük, hoşgörü, sabırlılık gibi özellikler karakter özelliğidir.

Bir üniversite hocasının öğrencilerine verdiği 'karakter dersi' gerçekten de müthiştir ve her şeyi apaçık özetler. Herkesin çıkartacağı dersler vardır.

Üniversite hocası sınıfta tahtaya kocaman bir 1 rakamı yazmış ve – 'Bakın' demiş öğrencilerine;

'Bu karakterdir. Hayatta sahip olacağınız en önemli şey…'

Sonra 1'in yanına 0 (sıfır) yazmış.

-'Bu, başarıdır. Başarılı bir karakter 1'i 10 yapar.'

Sonra bir 0 (sıfır) daha…

-'Bu, tecrübedir. 10 iken 100 olursunuz'

Sıfırlar böyle uzayıp gidiyor; yetenek, disiplin, sevgi…

Eklenen her yeni 0 (sıfırın)'ın kişiliği 10 kat zenginleştirdiğini anlatır hoca.

Sonra eline silgiyi alır, en baştaki 1 rakamını siler. Geriye bir sürü sıfır kalır.

Ve şöyle der hoca: 'KARAKTERİNİZ YOKSA ÖBÜRLERİ HİÇTİR'