Geçtiğimiz hafta sonu yaklaşık 18 milyon çocuğumuz karne alarak yaklaşık üç aylık oyun dönemine adım atmış bulunmaktadır.

'Tatil' dediğimiz bu dönemi, maalesef çocukların oyun hakkı olarak algılıyoruz. Üç ay, eğitimden uzak tuttuğumuz bu dönemi hangi değerlerle dolduracağız sorusu havada kalmaktadır.

Aynı şekilde iki buçuk milyon gencimiz de umut yolculuğunun ilk adımı olan üniversite (YKS) sınavlarına girmiştir. Herkesin gözü, devlet kasasına anahtar uydurma umuduyla açılmaktadır.

Bu da eğitimin ayrı bir garabeti.

Her iki durumda da tüm anne-babalar çocuklarının heyecan ve umutlarıyla heyecanlanmış ve umutlanmışlardır.

20 milyon çocuk demek 40 milyon veli yani anne-baba demektir. Bu da Türkiye nüfusunun % 75'i eder.

Bir başka ifade ile Türkiye nüfusunun en az % 75'i aktif eğitim içindedir. Ve bu yazdıklarımız onları yakından ilgilendirmektedir.

AK PARTİ iktidarı, Sayın Devlet Başkanımızın bizzat itiraflarıyla eğitimin sorunlarına çözüm geliştirememiştir.

Bu konuda hazırlıksız olan iktidara sivil toplum kuruluşları yardımcı olmamışlardır. Sadece yandaşlarına, yakınlarına ve de kendilerine koltuk hazırlamışlar ve iktidardan koparmışlardır.

Eğitimin katilleri, eğitimi kurtarma adına ortaya çıkanlar olmuşlardır.

Söz konusu gençlerimizin ve çocuklarımızın manevi katilleri bu kişilerdir.

İktidardan koltuk kapmak için çalıştıkları kadar eğitim için kıllarını kıpırdatmamışlardır. Başta Sayın Devlet Başkanımız olmak üzere iktidarı ve tüm yetkilileri yanıltmışlardır.

Bu konudaki araştırma ve gözlemlerimizi vermiyoruz.

Ancak şunu söyleyelim ki kendilerine, iktidara ve en önemlisi de çocuklarımıza yazık ettiler!

Yazıklar olsun!

Bu nesil, omuzlarında saltanat ikame edip aziz milletimizi yanıltanlardan dünya ve ahirette hesap soracaktır.

Bir müdürlüğe davasını satanlar, sonra kendilerini satsalar bile yapmış oldukları zararı ödeyemediklerini göreceklerdir. Tekrar yazıklar olsun!

Çocuklarımız bizi affederler mi acaba? [email protected]