Şu belediyelerin haline bir bakınız. Halka yaptıkları hizmetlerle anılması gereken belediyeler, bir süredir nelerle anılıyor? Kavgalar, tartışmalar, usulsüzlükler, yolsuzluklar… O kadar yedin, bu kadar yemedin, o kadar götürdün, bu kadar götürmedin tartışmaları insanların gündemini sürekli meşgul ediyor.

Bu ülkenin en büyük sıkıntısı, çıkmazı yolsuzluklar ve hırsızlıklardır. Ülkenin baş belasıdır. Her kim olursa olsun, her kimin zamanında olursa olsun, hangi partiden, hangi zihniyetten olursa olsun, hırsız hırsızdır, senin hırsızın benim hırsızım olmaz. Kim hırsızlık yapanın, yolsuzluk yapanın, tüyü bitmemiş yetimin hakkını yiyenin arkasında durur, onu korursa, benim nezdimde o da yapan kadar hırsızdır, o da aşağılık bir adamdır.

Seçim kampanyalarında vatandaşlara bir sürü vaatlerde bulunup, koltuğa hizmet için talip olduğunu söyleyen, dürüstlük naraları atanlar, bir süre sonra o koltuğa oturunca nedense bambaşka kimliğe bürünüyorlar. Hizmet için geldiklerini söyledikleri o makamda akıl almaz işler yapıyorlar, gırtlaklarına kadar pisliğe batıyorlar. Ne yazık ki, yaptıkları da yanlarına kar kalıyor.

Kimse yaptıklarının bedelini ödemeyince, sadece koltuğa oturanların isimleri değişiyor, sistem de aynen devam ediyor. İstisnalar elbette hariç ama yazık değil mi bu ülkeye? Adam çalacak, çırpacak, usulsüzlük yapacak, malı götürecek, gariban vatandaş da vergileriyle bedelini ödeyecek. Bu sistem hep böyle mi devam edecek?

Seçim öncesinde kapı kapı dolaşıp, vatandaşın ayağına giden, 'Bana yetki ver, sana en iyi hizmeti ben yapacağım' diyenler, vatandaşa en ağır bedelleri ödetenler olabiliyor.

Samsun'da da bir süredir bazı belediyeler ile ilgili gündeme gelen iddialar yenilir yutulur cinsten değil. İlerleyen dönemlerde daha nelere şahit olacağız, daha neler duyacağız bilemiyorum. Ama duyduklarımız, kamuoyunda tartışılanlar gerçekten insanı iğrendirecek türden. Acı verici, tiksindirici.

İddia, Atakum Belediyesi bünyesindeki İmar İnşaat Ticaret Limited Şirketi'nin yaptığı ileri sürülen usulsüz iş ve işlemler hakkında. Dikkatimi çeken iki konu, kağıt üzerinde olduğu ancak kasada olmadığı ileri sürülen 7.2 milyon TL ve şirketin iki ay içinde tükettiği ileri sürülen '37,5 ton lop et' konusu. Bu kadar ciddi iddialara rağmen, eski Başkan İshak Taşcı'nın sessiz kalışı da başka bir dikkat çekici konu. İddialar karşısında bir basın toplantısı düzenleyip, gümbür gümbür bu iddialara cevap vermesi gerekmez miydi?

Belediye'nin Avukatlarından Ali İzzet Kavtelek imzasıyla hazırlanan üç farklı suç duyurusu Samsun Başsavcılığı'na iletilmiş. Türk yargısı elbette en doğru kararı verir. Doğru mu yanlış mı, bir yolsuzluk, usulsüzlük var mı yok mu ortaya çıkar. Çıkmalıdır da. Bu konularda en doğru yol yargıdır, yargı gereğini yapar.

Sabırla bekleyeceğiz, sonucu öğreneceğiz.