Yıllardır yanlış bilgi ve bilgi eksikliği nedeniyle ülkemizin su zengini olduğu ve suyumuzun bol olduğu algısı oluşturuldu. Bir ülkenin su zengini olabilmesi için kişi başına yıllık 8000 m3 suyunun olması, su fakiri sayılabilmesi için ise kişi başına yıllık 1000 m3 ten az suyunun olması gerekmektedir. Ülkemizde toplam su varlığımız 112 milyar metreküptür ve bunu 80 milyona böldüğümüzde kişi başına yıllık su varlığımız yaklaşık 1300-1400 m3 tür. Buda su zengini değil, aksine su fakirliği sınırında olduğumuzu göstermektedir. Hatta bölgeler bazında değerlendirdiğimizde Marmara bölgesi gibi nüfusun yoğun olduğu ve su kaynaklarının az olduğu bölgelerde bu oran su fakirliği sınırının altına düşmüştür ve belirli bölgelerimiz günümüzde su fakiri sayılmaktadır.

Ülkemizde temel su sorunlarımız, mevcut su kaynaklarının doğru kullanılamaması, su israfının çok yüksek olması, su ve çevre kirliliği ile sürdürülebilir suyu sağlamada yaşadığımız sıkıntılar ile sınır aşan sular olarak adlandırdığımız ülkemizde doğup başka ülkelerde biten veya komşu ülkelerde doğup ülkemizde biten sular problemidir. Günümüzde mevcut su kaynaklarının yaklaşık 46 milyar metreküpünü yıllık olarak kullanmaktayız, bu suyun 33 milyar metre küpü tarımda kullanılmaktadır. Tarımda kullandığımız suyun yaklaşık 20 milyar metreküpünü, evde ve sanayide kullanılan suyun yaklaşık %40-50 sini israf etmekteyiz. Sulamada bilgili sulama mühendislerinin kullanılamaması, doğru sulama yöntemlerinin kullanılmaması ve suyu kullanmadaki bilgi eksiklikleri bu israfın ana sebebini oluşturmaktadır.

Dünyada küresel iklim değişiminin her gün daha etkili olduğu çağımızda özellikte ülkemizin içinde bulunduğu Orta Doğuda önümüzdeki yarım yüzyılda suyun çok daha önemli problem haline gelmesi kaçınılmazdır. Bu problemin ülkemizi de etkilemesi beklenmektedir. Bu nedenle bugünden duyarlı bir toplum oluşturmak, bilinçli bir tüketim alışkanlığı kazanmak, sürdürülebilir yaşam ve suyu ülkesel politika haline getirmek, mevcut kaynakları koruyup geleceğe taşımak hepimizin görev ve sorumlulukları arasında yer almaktadır.

Su kaynakları bakımından çok zengin olmayan ülkemizde suyun bütün sektörlerde tasarruflu kullanımını özendirici yeni tedbirler alınmalı. Yeraltı ve yerüstü su kaynaklarının her ne şekilde olursa olsun kirletilmesinin önlenmesi sağlanmalıdır. Tarım sektörü, belediyeler ve sanayi sektörü suyu en etkin ve sürdürülebilir bir şekilde kullanmayı prensip ve kural haline getirmelidir. Meclis ve hükümetimiz tarafından düzenleyici kurallar ve kurumlar bir an önce yasalaştırılmalıdır.

Dünya 8 milyarı aşan nüfusuyla bir karar vermek zorundadır. Sınırsız tüketim hırsı ile Gezegenimizi yaşanamaz bir yer haline getirip canlılığı ortadan kaldıracak mıyız, yoksa daha az tüketip, daha sürdürülebilir bir hayat yaşayıp doğal kaynakları koruyarak, gelecek nesillere iyi örnek olabilecek miyiz? Bu soru ve sorumluluk yediden yetmişe hepimizin…