jet yakıtından ÖTV alınmayan, deniz araçlarında kullanılan yakıtta ise sembolik oranda ÖTV alınan Türkiye'nin 'vergi habitatı'na bakıldığında, diğer motorlu araçların kullandığı BENZİN, MAZOT ve LPG'de vergi oranları dikkat çekici boyutlara ulaşmış vaziyettedir.

Ülkemizde benzinin litre fiyatında en son 1 gün önce 27 kuruş 'fiyat güncellemesi' yapıldıktan sonra Petrol Ürünleri İşverenler Sendikası'nın internet sitesinden yapılan duyuruya göre, 02 Temmuz 2019 Salı gününden geçerli olmak üzere benzin grubunda 27 kuruş fiyat artışı yapılacaktır. Samsun'da vergi öncesi benzinin litre bedeli ürün fiyatı, toptancı, dağıtıcı ve bayi marjı ile birlikte yaklaşık 3 TL'dir. Bu fiyata 2.37 TL ÖTV eklenmektedir. Daha sonra bu iki fiyatın toplamına bir de % 18 oranında KDV'nin ilavesi ile birlikte benzinin litre fiyatı 7.20 TL olmuştur. Bu noktadan bakıldığında litre bazında ürün fiyatı 3 TL'nin üzerindeyken yaklaşık 4 TL vergi ödenmektedir. 55 Litrelik yakıt deposu olan bir otomobil düşünüldüğünde 160 lira benzin bedeline karşılık 240 TL vergi ödenecektir. Görüleceği üzere alınan yakıtın yaklaşık % 60'ı vergiden oluşmaktadır.

Yakıt fiyatları genel durumuna bakıldığında 182 ülke içerisinde en düşük ücret Venezüella'da, en yüksek ücret İzlanda'dadır. Türkiye, dünyada yakıt ücretinin en yüksek olduğu ülkelerden biridir. Bununla birlikte kişi başı gelir düzeyi düşünüldüğünde ise en pahalı olduğu ülkedir. Örneğin Avrupa Birliği ülkelerinde ortalama gelir ile yaklaşık 24 bin litre benzin almak mümkün iken Türkiye'de yaklaşık 6.500 litre yakıt alınabilmektedir.

Bir ham petrol türü olarak brent petrolün varil fiyatı şu an 63 $ seviyesindedir. Bir veri olarak 2008 yılında brent petrolün fiyatı ortalama 140 $ seviyesindeyken Türkiye'de benzinin litre fiyatı 2.80 TL civarında seyretmiştir. Benzinin hammaddesi olan petroldeki son 10 yılda % 100'e varan aşağı yönlü değişim dikkate alındığında bugün benzinin litre fiyatı Türkiye'de 1.40 TL olması gerekirken ilginçtir tam ters orantı ile 7 TL noktasını aşmıştır.

Türkiye'de yakıt fiyatları nazara alındığında, kutsal devletimizin insanları araç kullanmaktan alıkoyup toplu taşımaya yönlendirme, çevre kirliliğini önleme, insanları yürümeye teşvik gibi ulvi gayelerle hareket etmediği açık olduğuna göre bu ağır yakıt ücretlerinin izahı yapılmalıdır. Belirtmek gerekir ki bunun elbette basit fakat bir o kadar da araç sahibi kişilerin canını yakıcı açıklaması bulunmaktadır. Buna göre yakıt üzerinden alınan vergiler devlet için zahmetsiz, tahsili kolay ve ekonomik vergilerdir. Öncelikle bu ürünlerde vergi, yakıt fiyatının içine gizlenmektedir. Kişiler aldıkları yakıt için ödedikleri bedele karşılık kaç lira vergi verdiklerini bilmemektedir. Bu açıdan bireyler idarece 'mali anestezi' altına alınmak suretiyle, bir maliye tabiri ile ifade edilecek olursa 'kaz yerine konulup bağırtmadan yolunmaktadır'. Samsun'da 2010 yılı itibariyle 225 bin araç varken bu sayı 2019 yılı itibariyle 400 bine yaklaşmıştır. Türkiye genelinde de araç sayısında buna benzer oranda artış olmuştur. Kişiler kullanmak niyetiyle araç aldıklarına göre yakıt almaları zaruridir. Dolayısıyla ne kadar çok araç o kadar çok yakıt tüketimi ve nihayetinde yüksek vergi geliridir. 2019 ulusal bütçe planlamasına bakıldığında sadece akaryakıttan hedeflenen vergi, toplam vergi hedefinin yaklaşık %15'ine tekabül etmektedir. Bu nedenle yakıt istasyonlarının bir 'vergi canavarı' olarak tarif ve tasnife tabi tutulması tabii karşılanmalıdır.