Tarih: 15 Temmuz 2016. Türk siyasi tarihinin en kanlı, en uzun gecesi. Nice şehitlerin, nice gazilerin canı, kanı pahasına vatanını koruduğu, işgal edilmesini engellediği, kahramanlık destanının yazıldığı gece.

Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde kendilerini 'Yurtta Sulh Konseyi' olarak tanımlayan bir grup asker tarafından gerçekleştirilen ve başarısızlıkla sonuçlanan darbe girişimini bu millet hiç unutmayacak. 15 Temmuz, halkın yeniden ayağa kalkmak için verdiği cansiperane mücadelenin adıdır. Millet, o gece ülkesine, bayrağına ve birliğine sahip çıkmıştır. Askeriyle, polisiyle, gazetecisiyle, kadını, erkeği, genci, yaşlısı topyekûn darbeyi püskürtmüştür.

Millet, tam bir kahramanlık destanı yazmıştır. Atletlerini, gömleklerini çıkartıp egzoz borularını tıkayarak tankları durdurmayı başaracak kadar zeki, canları pahasına tankların altına yatacak kadar gözü kara, silahların üzerine yürüyecek kadar cesur bir milletin mensubuyuz.

O gece yaşananlar unutulabilir mi, o gecenin açtığı derin yaraların izi silinebilir mi? Hele de milletin canı pahasına ortaya koyduğu, dünyada eşi benzeri görülmeyen o destansı mücadele…

251 vatan evladı o gece bu topraklar, bu vatan için can verdi. 2 bin 703 vatan evladı da gazi oldu. Çokları 'şehit olamadım ' diye üzüldü. Millet tek vücut oldu. Vatan, bu millet için çok şey ifade eder, bu millet vatan için seve seve ölüme gider. Dünyada var mıdır böyle bir millet?

Aradan tam 3 yıl geçti. Bu gün o günün 3. yıldönümü. Unutmak mümkün mü? Ya o yetimler… Anasız, babasız büyümek zorunda kalan yavrucaklar. O gece şehit olan 251 kişiden geriye tam 378 yetim çocuk kaldı. Vatan hainleri, 13 çocuğun annesini, 365 çocuğun da babasını hayattan kopardı.

Onların ahı bile o hainlere yeter de artar bile

Bu vatan, şehitlerine ve gazilerine minnettar. Onlar canları, kanları pahasına bu vatanı korudular, biz de hiç olsun onların hatıralarını bari koruyalım.

Dünyada haini de, kahramanı da bu kadar fazla olan bir ülke var mı acaba?

Meşhur hikayeyi tam da yeri geldiği için hatırlatalım:

Padişah vezire sormuş:

- 'Eğitim mi önemlidir, karakter mi?

- Vezir düşünmeden cevap vermiş:

- Karakter padişahım.

- Padişah hemen en iyi hayvan eğiticisinin bulunup getirilmesini emretmiş;

- En iyi hayvan eğiticisi padişahın huzuruna getirilmiş ve padişah sormuş eğiticiye;

- Bir kediye tepsiyle servis yapmayı ne kadar zamanda öğretebilirsin?

- Altı ayda öğretirim padişahım demiş.

- Altı ay dolmuş ve hayvan eğiticisi kedi ile birlikte huzura gelmiş.

- Saray erkanı toplanmış, kedi elinde tepsi ile servis yapmaya başlamış. Tam vezirin önüne gelmiş ki, padişah vezire yine sormuş;

- Vezir efendi, eğitim mi önemli, karakter mi?

- Vezir padişahın sorusuna cevap vermeden önce, cebinde hazır tuttuğu fareyi yere bırakmış. Kedi tepsiyi attığı gibi, farenin peşinden koşmaya başlamış. Tabii ki, altı aylık eğitim de boşa gitmiş.

- Vezir cevap vermiş;

- Karakter padişahım.

- Önüne fare bile düştüğünde, eline fırsat geçtiğinde, çıkarı için vatanını satmaktan, halkını harcamaktan tereddüt etmeyecek yüksek eğitimli kedilerden Rabbim bu ülkeyi muhafaza etsin.