Karanlık bir geceydi. Nereden geldiği ve nereye gideceği belli olmayan bir yolculuğa çıkılmış gibiydi.

Yetkililer, 'Bir kalkışmanın olduğunu' beyan ediyor, halk sokaklara dökülüyordu.

Sanki yeni bir tarih, yeni bir başlangıç yaşanıyordu. Cumhuriyet Meydanı'na indiğimizde çevremizin dört yönünden insan akınına uğradığını görüyorduk. Ellerinde bayrak herkes düğüne bayrama gelmiş gibi neşeliydi. Gençler tarafından okunan marşlar, haykırılan sloganlar meydanı bir şölen alanına çeviriyordu.

İlerleyen dakikalar gün gibi uzayıp giderken şehit ve gazi haberleri getiriyordu. Anlaşılan odur ki, aziz milletimizin dişinden-tırnağından biriktirmiş olduğu paralarla askere alıp verdiği silahlar, asker tarafından kendisine çevrilmişti.

Millet saatler sonra ihanete uğradığının farkına vardı. Silahları verdiği gibi geri almaya başladı. Vücudunu tanka takoz, mermisine hedef, süngüsüne siper yaptı. Bu arada şehit oldu, gazi oldu. Ama silah gaspçılarına karşı direndi ve zaferini kazandı.

Yeryüzünde insanlar iradelerini yani demokrasilerini kanları ve canlarıyla elde ederlerken bizler de var olan demokrasimizi koruma adına öldük, öldürüldük ve yaralandık. Bu zafer demokrasiyi koruma zaferidir.

15 Temmuz, demokrasi tarihimizde bir milat.

Sadece demokrasi mi?

Hayır; Türkiye'nin ve Türk milletinin belirsizliğe sürüklenişinin de önüne geçildi. Çünkü kalkışmanın kaynağı belli olsa da hedefi belli değildi.

15 Temmuz, tarihimizi kaynağına doğru akıtma denemesiydi. Geçmişte gerek cumhuriyet öncesi ve gerek sonrası zamanlarında askeri kullanarak bu ve buna benzer operasyonlarla ilerleyen Türkiye'yi durdurma ya da yavaşlatma teşebbüsleri gerçekleştirilmiştir. Milletin silahları millete çevrilerek aziz milletimizin bağrından çıkmış ordumuzu yeniçerileştirme teşebbüslerinde bulunulmuştur.

15 Temmuz 2016'da bu oyunun senaryo yazarları aynı fakat oyuncuları ise farklı olarak yeniden sahnelenmesiydi. Milletimiz bu ocağa 'PEYGAMBER OCAĞI' adını vermişti. Çocuğunu kınalayıp vatan kurbanlığı olarak askere gönderen bir anneye-babaya hiç silah çevrilir mi?

Bu yüzlerce şehidin ve binlerce gazinin hesabını kim verecek?

Kendi paralarıyla alıp verdikleri silahlarla bu insanları öldürenleri ya da yaralayanları kim kısas edecektir? Şehitlerimize rahmet, yaşayan gazilerimize hayırlı uzun ömür dileklerimizle…[email protected]