Durup dururken Neyzen'in şiirini neden yazdık?

İlk yazımızda da belirttiğimiz gibi amacımız aydınlarımıza, yazar ve çizerlerimize tarihi sorumluluklarını hatırlatmaktı.

İkinci Abdülhamit konusunda zamanın birçok şair ve yazarı yanılmış ve kendilerine paralel olarak da halkı yanıltmışlardır.

Sonuçta bu zararı hep birlikte çektik.

Günümüzde de gönül ister ki, şair ve yazarlarımız mevcut yöneticileri eleştirirlerken doğru olanını yazsınlar. Ne kendilerini ve ne de halkı aldatsınlar. Belirtelim ki her doğru da her yerde söylenmez ve yazılmaz.

Dostlukta ve düşmanlıkta ölçülü olmak gerekir. Dostumuzla bir gün düşman, düşmanımızla da bir gün dost olabileceğimizi unutmamak gerekir.

Ayrıca hakkında bilgi sahibi olmadığımız bir konuda da yazmamak ve konuşmamak gerekir. Nitekim İkinci Abdülhamit zamanındaki şair ve yazarlar birçok konuda yanılmışlardır. İkinci Abdülhamit döneminde önceden hiç yapılamayanlar yapılmıştır. Örneğin; o dünyada en saygın devlet adamlığı unvanına sahiptir. Birçok şehirlerde üniversite, fakülte, yüksek askeri ve mülki okullar gibi yükseköğrenim kurumları açmıştır.

Orta ve ilköğretime, meslek öğretimine, kız öğretimine de önem vermiştir. Hemen her il merkezinde birer lise ve hemen her kaza merkezinde de birer ortaokul açmıştır. Ayrıca müzeler, kütüphaneler gibi kültür, bayındırlık ve ulaştırma alanlarında da pek çok şeyler yapmıştır.

Yüzlerce subay, doktor ve başka meslek sahibi genç mezunları başta Fransa ve Almanya olmak üzere Avrupa'ya göndermiştir.

Tıp gibi müsbet, epigrafi ve nümizmatik gibi sosyal ilimlerde de döneminde Avrupa çizgisine ulaşılmıştır.

Hem doğu hem batı dil ve kültürlerini edinmiş bir nesil yetiştirilmiştir. İstanbul, Beyrut, İzmir, Selanik gibi kentlerde önce atlı sonra elektrikli tramvaylar yapılmıştır. Telefon ve otomobil Osmanlı şehirlerine girmiştir.

Dış borçları dikkatle ödemiş, mali politikası birçok tarihçi ve maliyeci tarafından övülmüştür.

Hayatında içki ağzına almamış, ibadetini hiç ihmal etmemiş, aşırılıklardan kaçınmış büyük bir devlet adamıydı. Bunun için de onu önce suçlayıp sonra özür dileyen şairler, yazarlar, devlet adamları ve tarihçiler olmuştur.

Bu nedenledir ki bizler yazarken ve konuşurken gelecekte tarihin bizi yargılayacağını unutmayalım. Neyzen Tevfik küçük bir örnektir…Sevgi ile… [email protected]