Bu yıl üçüncüsü düzenlenen festival.
Gittikçe daha da ulusal hale dönüşüyor.
Hafta sonu etkinlikleri şöyle bir dolaşalım dedik.
Doğal zenginliklerin sosyalleşmede araç olarak kullanıldığı.
İnsanları bir araya getiren tüm etkinlikler değerli.
Festivale ülkenin dört köşesinden gelenler…
Çadırlar, stantlar, sportif gösteriler…
Gökyüzünde peş peşe vadiye inen paraşütler.
Cumartesi günü Kapıkaya'da çevreyi etüt ederken, dikkatimizi çeken kanolar.
Kızılırmak üzerinde rengarenk öyle güzel bir tablo oluşturmuşlar ki.
Oğlum Furkan'a 'Hadi şu tablonun içinde bizde yerimizi alalım' dedim.
İkimizin de suya sempatisi var; iyide yüzeriz yani.
İki üç dakikada kürek çekme tecrübesi edinebileceğimizde söylenmişti.
Ceplerimizde telefon, cüzdan tüm emanetleri kıyıya bıraktık.
Kanoyla ırmak ortasında deneyim kazanıyoruz. Etrafımızdan kanolar, botlar geçip gidiyor, trafik kalabalık. Hava öyle sıcak ki, neredeyse kendimizi suya ( ) atacağız.
Pantolonumuzda hafiften ıslanmış, önemsemiyoruz.
Kanonun önünde Furkan, arkada ben kürek çekerken, kanonun ortasına biriken su gözüme takıldı. Kürekle suyu atayım derken, suyun birikmesi o kadar hızlı oldu ki…
Üzerimizde can yeleği vardı, zaten yüzme ayrı bir hobimiz. Baktım alabora olacağız, Furkan'a 'Oğlum kano dönecek kendini suya sal' dememle kano alabora olmuştu.
Kızılırmak'ın soğuk suyuna gömülmüş, az önce esprili aklımıza gelen gerçek olmuştu.
Etrafımızda kanolarıyla gezinenler panik yapabileceğimiz düşüncesiyle yaklaşırken, bir kanoyu bana çarpmaması için elimle durdurdum.
Görüş mesafesinde olduğumuz için birileri duruma müdahil olur beklentisindeydik.
Yüzeceğiz ama kanoyu ırmakta bırakmamak var ya.
Yakınımızdaki bir kanoya Furkan'ı tutunarak kıyıya taşıyabilirsin diyene kadar etrafımız dolmuştu. Yaklaşanların çok fazla yapabilecekleri yoktu, gelenlerde bizim panik olmadığımızı görünce onlarda rahatlamıştı. Bu arada sudaki maceramızı sahilde kızımızın kahkahalarla kayıt altına aldığını sonradan öğrendik.
On beş dakika suda kalmıştık ki yanımıza bir bot yanaştı.
Görevliler diye düşündüğüm kişiler önce beni, sonrada Furkan'ı bota çektiler.
O esnada başka bir bottan gelen ses; 'Geçmiş olsun, hayırdır nasıl oldu?'
Sayın Valimizle göz göze geleceğimiz hiç aklımıza gelmezdi. Teşekkür edip, kanonun su aldığını herhangi bir problem olmadığını söylerken, bizi bota alanlarında Sahil Güvenlik Botunda korumalar olduğunu o zaman anlamıştık.
Bizim için Kızılırmak'ta unutulmayacak bir gündü.
Ancak buradan şunu söylemek isterim. Suda biz panik değildik ama eşim kenarda onlarca kişinin bizi görüntülerken, bazı insanların tedirgin olduğunu ifade etti. Böyle durumda tedbirlerin anında hayata geçirecek şekilde olmalı diye düşünüyorum.
Kimse olmasa elbette kendi çabamızla sahile çıkardık.
Bu bir övgü değil, herkesin aynı soğukkanlılığı göstereceğini söyleyemeyiz.
Kızılırmak'ta yüzelim esprisi Kapıkaya'da tatlı bir macera olarak gerçekleşti.
Sürpriz ise Vali Beyin 'Panik yok devlet burada' sözleriydi.