Oyun çağından diğer bir deyişle okul öncesi çağdan klasik eğitim hayatına başlayacak çocukların zihninden, gözünden okuyalım meseleyi, sonra siz karar verin, fobi mi, korku mu, sanrı mı veya başka bir şey mi?

Çocuk: Selaaam!!! sadece kendi sorun ve meşguliyetlerini kendi penceresinden hızlıca yine kendine göre değerlendiren yetişkinler, umarım yazının devamını zahmet edip okursunuz. Ben bu yıl okula başlayacak diğer tüm çocukların temsilcisiyim, olmasamda öyle varsayın ve bu sefer dinlemeye/okumaya zorlayın kendinizi biraz. İsmimi söylemek isterdim ama ben seçmedim bu ismi onu pas geçiyorum, cinsiyetimi söylerdim ama ben ve arkadaşlarım için sizin önemsediğiniz kadar önemli değil, hatta saçma buluyoruz, aslında anlamadığımız şeyleri sizin de yaptığınız gibi bizde saçma buluyoruz. Bizler geçen yıl oyun oynuyorduk, eğleniyorduk, anasınıfı öğretmenimiz bizi hep gezmeye götürüp eğlendiriyordu, bir de sürekli mutsuz görünen yardımcı abla vardı ama bizimle ilgilenirdi. Boyalarla, kartonlarla, balonlarla bir şeyler üretip duruyoruz, ince motor bir şeylerimiz gelişiyormuş duyduğuma göre. Şarkılar söylüyorduk, hatta gösteri bile yaptık, gösteri de yetişkinlere göre şarkılar çalıp söyleselerde accayip eğlendik… okul güzel, eğlenceli, her şey mükemmel derken şimdi okul diye bizi bir yere getirdiler, farklı oturma masaları var, duvar kadar tahta var, öğretmenimiz güzel biri ama sürekli 'kurallar var, kurallar var' diye tekararladı, evdekiler de hep aynı cümleyi kurdu, kurallardan sebep ilk gün acaba yanlış mı olur diye tuvaletinin geldiğini söyleyemeyen bir arkadaşımız altına kaçırdı, sonra gören olmadı o arkadaşımızı, okul değiştirmiş olabilirler. Başka bir arkadaşımız ailesindeki tek çocukmuş, tek torunmuş, herkes omuzunda gezdiriyormuş onu, kurallar, tenefüs zorunluluğu, söz almadan konuşma, yap denileni yap, yapma denileni yapma, sus, sessiz ol, soru sorma, koridorda koşma, bahçede de koşma, az kalsın unutuyordum çiçek olun var birde… gibi kurallardan sebep olsa gerek bu bahsettiğim arkadaş var ya tek olan, 'ben burada yaşayamam, şimdi biraz ağlarsam annem nasılsa kıyamaz alır beni gideriz eve' diyordu en son, gittilerde zaten. Sonra ne oldu biliyor musunuz, galiba ikinci haftaydı, o arkadaşımızın annesinin sesi 'hayır okula gelmek zorundasın, bak herkes gelmişşş!' diye yükselirken hepimiz çok korkmuştuk. Başka bir arkadaşımızın da yeni kardeşi doğmuş , 'evi ona bıraktım geldim kesinlikle dönmem gerekiyor' diye tekrarlayıp duruyordu kendi kendine. İlk günler bu arkadaşımız da buldu eve gitmenin yollarını ama daha sonra gelmeye başladı, öğrendiğimize göre babası onu tuhaf isimli bir yere götürmüş… ah! hatırladım Mavi Taç isminde bir yermiş. Sınıfımızda okadar çok örnek var ki, sizin okul fobisi sandığınız ama olmayan. Hadi son bir arkadaşımızı daha anlatayım. Bu arkadaşımızın anne babası boşanmış, arkadaşımız annesiyle yaşıyormuş, annesi sık sık 'baban bizi terk etti gitti' gibi şeyler söylüyormuş. Haliyle arkadaşımzın kafası fazlasıyla karışıktı, gelip bana sormuştu; 'ben okuldayken ya annem de terkederse beni?' çok kaygılıydı… neyse gittim ben, bir ara yine gelirim belki, ödev yap diye tepemde dikiliyorlar şu an…

Sevgili anne ve babalar, tekrarlıyorum; Kendi Çocukluğundan Uzaklaşan, Kendi Çocuğundan Uzaklaşır!

Cesur CEYLAN

[email protected]