Konuşmak, kendine has birtakım kuralları olan bir sanattır, söz söyleme sanatıdır. Atasözlerinde, bazı halk deyişlerinde, yerli ve yabancı birçok sanat ve düşünce adamının eserlerinde etkili ve güzel konuşmanın kuralları ve esasları hakkında söylenmiş pek çok söz bulmak mümkündür. Konuşma sanatının inceliklerini ve önemini öğrenmemize yardımcı olacağını düşündüğüm bu sözlerin bazılarını örnek olması bakımından aşağıya alıyorum:

**

Söz söylemeyi öğrenmek kılıç kullanmayı öğrenmekten zordur (Ahmed İbşihi). Yüksek sesle konuşanlar ince konuları pek düşünemezler (Nietzsche). Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı (Yunus Emre). Karşında kendinle konuşuyormuş gibi her şeyi söylemeye cesaret edebileceğin birini bulmaktan daha tatlı ne var? (Çiçero). Tatlı söz söyleyen hiç kimse, kötü söz işitmez; yalan olsalar bile (Firdevsî). Söz var söyleyenle, söyleyen var söylediği sözle büyür(İsmail Habib). Öğrendiklerini bir saat gibi cebinde taşı, ikide bir saati olduğunu göstermek isteyen insanlar gibi ortaya çıkarma. Eğer birisi sana saati sorarsa söylersin. Ama her saat başında, saat kulesi gibi ötme (Lord Chesterfild). İnanların birçoğu nezaket kuralı gereği ağzı doluyken konuşmazlar. Ama kafaları boşken konuşmaktan hiç çekinmezler (Orsen Welles). Konuşmadan önce düşün: Gereği var mı? Şefkat barındırıyor mu? Kimseyi incitebilir mi? Sessizliği bozacak kadar değerli mi? (Lao Tzu). Çevrendeki insanlar susacağı, konuşacağı ve duracağı yeri bilmiyorlarsa, sen fazla adım atmışsındır onlara. Biraz geri çekil (T.S.Elot). Edepli, edebinden susar, edepsiz de ben susturdum zanneder (Mevlana). Hatalı düşünmek sahibine, hatalı konuşmak herkese zarar verir (Montesquieu). Sükûnetin de bir sesi vardır. Onu duyacak yürek lazım (Şems-i Tebrizi). Yüksek sesle konuşanlar ince konuları düşünemezler (Nietzsche). Dört şey asla geri gelmez: Söylenen söz, atılan ok, geçmiş hayat, kaçırılmış fırsat (Hz.Ömer). Fazla meşguliyetten rüyalar, fazla laftan saçmalıklar doğar (J.L.Borges). Eline, diline, beline sahip ol (Hacı Bektaş-ı Veli). Konuşmadan önce dinle, yazmadan önce düşün (W. Shakespeare). Ölçüsü kaçtı mı, en güzel şeyler bile bıktırır insanı (Homeros). Söz gümüşse sükût altındır./Ağacın kalitesi özünden, insanın kalitesi sözünden belli olur./ Az söyle, çok dinle. /İki kulak bir dil içindir.

**

Bu sözlere böyle daha onlarcasını eklemek mümkündür. Görülüyor ki, söz söylemeyi, güzel ve etkili konuşmayı öğrenmek, Mısırlı ünlü bilge Ahmed İbşihi'nin de dediği gibi, kılıç kullanmayı öğrenmekten daha zordur. Yazı dilinde olduğu gibi, konuşma dilinde de kelimeleri seçmek, yerli yerinde kullanmak, doğru ve düzgün bir şekilde telaffuz etmek (yani diksiyon) ayrı bir dikkat ve özen ister. Bunun için de konuşma diline hakim olmak, konuşuma konusuna iyi hazırlanmış olmak gerekir. Konuşmanın pek çok çeşidi vardır ve elbet söz konusu bu kurallar ve esaslar, genel olarak bütün konuşma çeşitleri için geçerlidir. Bir söz her yerde, her ortamda öyle ulu orta söylenemez, söylenmemelidir. Kelimeleri ortama, dinleyicilerin ilgi ve eğilimlerine uygun olarak seçmek önemlidir. Usta bir konuşmacı bir sözün nerede ve nasıl söyleneceğini bilmesi gereken bir insandır. O, her şeyden önce sesinin tınısını, tonunu ve üslubunu çok iyi ayarlamayı bilmelidir. Sertçe bir ses tonu, keskin bir dil ve üslup kendini bir süre için dinletmeyi başarabilse, belirli bir ilgi ve heyecan uyandırabilse de, uzun vadede pek sevilen bir konuşma tarzı sayılamaz. Buna karşılık sakin ve yumuşak bir ses tonu, tatlı bir dil ve üslupla konuşanlar ilgi ile dinlenir ve sevilirler. Abartılı jest ve mimikler, sıkça tekrarlanan el ve kol işaretleri de iyi bir konuşmanın ve konuşmacının özellikleri arasında yoktur. Bu tür konuşmalar da bir zaman sonra ilgiyi ve dikkati dağıtabilir, dinleyenleri rahatsız eder ve bunaltabilir.

Son sözü ünlü şair Fuzûlî'ye bırakalım:

Ver söze ihya ki tuttukta seni hab-ı ecel

Ede her saat seni ol uykudan bî-dar söz.'

(Anlamı: Söze can ver ki öldükten sonra o söz seni ebediyen diri kılsın, sonsuza kadar yaşatsın).