'Onlar ki veriri laf ile dünyaya nizamat

Bin türlü teseyyüb bulunur hanelerinde'

Prof. Dr. MUSTAFA ÖZBALCI

Yukarıdaki beyit, sosyal, kültürel, dinî ve ahlakî değerler bakımından oldukça zengin şiirleriyle tanınan Tanzimat dönemi şairi Ziya Paşa'ya aittir. Şunları söylüyor Paşa bu beyitte: 'O kimseler ki, dünyaya sözle, lafla, konuşarak düzen vermeye kalkarlar, ama kendi evlerinde (çevrelerinde) bin türlü ihmaller ve düzensizlikler bulunur.' Yani Paşa, kendi görevini doğru dürüst yapmayanların başkalarını eleştirmeye haklarının olamayacağın söylüyor, böylece konuşmanın değil yapmanın ve başarmanın daha önemli olduğunu da vurgulamış oluyor. Biz maalesef yapmaktan, üretmekten çok konuşmayı, laf üretmeyi ve eleştirmeyi seven bir toplumuz. Konuşmaya gelince mangalda kül bırakmayız. Ziya Gökalp, 'konuşmak kolaydır, zor olan yapmak ve başarmaktır.' der. Zira 'lafla peynir gemisi yürümez.' O bakımdan, toplum hayatının istikrarı, huzur ve mutlu bir şekilde davamı için, zaman zaman sosyal içerikli eleştireler yapmak, çevremizdeki düzensizlikleri, doğru gitmeyen işleri, olumsuzlukları, görüp işittiklerimizi ve gözlemlerimizi kimseyi kırmadan, samimi ve tatlı bir üslupla dile getirmenin ve ilgililerin bilgisine sunmanın sayısız faydaları vardır. Bu tür bir eleştiri, hem gençlerin iyi örnekler görerek yetişmelerine, hem de görev başındakilerin eksikleri, yanlış giden işleri öğrenmelerine katkı sağlayabilir. Ancak bu tür bir eleştiri yapacak olanların önce kendine düşen görevleri hakkıyla yapıyor olmaları gerekir. Aksi halde, 'ele verir talkını, kendi yutar salkımı' durumuna dişerler. Voltaire 'Herkes evininin önünü temiz tutarsa, şehir tertemiz olur.' demektedir. Malcolm'a göre de, en iyi nasihat, örnek olmaktır. Evet, bir ülkede mahalle muhtarından devlet başkanına kadar, herkes kendi görevini hakkıyla yaparsa, o ülkede hiçbir düzensizlik ve huzursuzluk kendine yer bulamaz.

Ama ne var ki her toplumda kendini bilgili ve kültürlü sanan, yapmaktan çok konuşmayı seven insanlar da az değildir. Onlar her şeyi çok iyi bildiklerini sanırlar ve her konuda söz alır ve durmadan konuşurlar; eleştirir, yargılar ve sorgularlar. Fakat aynı şeyleri, her zaman ve her ortamda sık sık tekrarlamak pek hoş karşılanmaz. Hz.Ali, 'Senden soruluncaya kadar susman, susturuluncaya kadar konuşmandan efdaldir.'der. İnsan konuşulacak yerde konuşmayı, susulacak yerde susmayı bilmelidir. Zira boş konuşanlar, aklına geleni ulu orta her ortamda söyleyenler pek sevilmezler. Bir sohbet halkasında ya da bir dost meclisinde, konuşma konusu ne olursa olsun, hiç fark etmez, orada bu çokbilmişlerden ve yapmaktan çok konuşmayı sevenlerden biri varsa eğer, mesele tamamdır, ötekilerin söz hakkı bitmiştir artık, hep o konuşur, o söyler; eleştirir, yargılar ve sorgular. Söylediklerinin çoğu konuya herhangi bir açıklık getirmeyen, fındıkkabuğunu bile doldurmayan içi boş laflardır ya da yarım yamalak okunmuş bir kitabın sayfalarından aktarmadır. Dinleyenler bunu anlarlar ve bilirler, ama nezaket icabı atılıp sözünü kesmezler; ya içleri burkula burkula onu dinlemek zorunda kalırlar ya da bir bahane bulup orada uzaklaşmayı tercih edeler. Yoksa düzgün bir hayatı olan, toplumuna karşı bütün görevlerini ve sorumluluklarını hakkıyla yerine getiren birisinin eleştiriler yapması, sorgulaması ve yargılaması onun en doğal hakkıdır. Bu, takdir edilmesi gereken bir davranıştır. Eflatun, 'Bilirken susmak, bilmezken konuşmak kadar kötüdür.' der. Konfüçyüs'e göre de, 'Olgun insan, güzel söz söyleyen değil, söylediğini yapan ve yapabileceklerini söyleyendir.' Ama ne var ki, bazen bu boş lafları, bu desteksiz atışları büyük bir şaşkınlıkla dinleyenlere, 'ama da kültürlü adam be, ne güzel konuşuyor, neler de biliyor' diyenler de çıkabilir elbet. Kulak asmayın bunlara, muhtemelen onlar da o boş konuşanın bir benzeridir. Her telden çaldığını sananlar, aslında hiçbir telden doğru dürüst çalamayanlardır. Ve eşeği kuyuya çeken gördüğü kendi gölgesidir.

Sözü yine Ziya Paşa'nın bir beyti ile bitirelim:

Âyînesi iştir kişinin lafa bakılmaz,

Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde.

(Bir insanın aynası yapıp ettikleri ve eserleridir; lafa bakılmaz. Onun aklının derecesini ve seviyesini yaptığı işler gösterir.)