Daha önce sadece 'bizim oğlanları' yazmıştım 'bizim kızlar demiyorsam bizim kızlar bizim oğlanlardan daha iyi oldukları için değil, biz hala erkek egemen bir toplumuz' diyerek. Bizim kızları da ilave zamanı geldi diye düşünüyorum.

Düne kadar hep 'bizim oğlanın bizim partiden, bizim partinin ise bizim ülkeden önde gelmesini' eleştirirdik. Şimdilerde bizim kızlar da artık kamu kaynaklarının yağmalanmasında ve makamların paylaşımında bizim oğlanlardan hiç de geri değiller.

Bazı sloganlar, bazı reklam spotları var akıllara kazınan, çoğu kez de ilk başlarda yadırganan. Bir zamanlar 'Yok birbirimizden farkımız ama biz bilmem ne bankasıyız' diyen bir reklam spotu vardı. Sadece bankalar arası benzerliği ifade ettiğini sanırdık. Meğer -istisnalarını tenzih ederek söylemeliyim ki- giderek birbirine benzeyen siyasetçilerimizi de –dün değilse bile bugün- çok net anlatıyor o spot.

İyide, güzelde, doğruda olsa benzerlik dert değil, ne yazık ki kötüde, çirkinde ve yanlışta bu benzeşme. Üzüm üzüme bakarak kararıyor sanki ve toplum seçeneksizliğe sürükleniyor hızla.

İnsanın tanıdığını 'eşitler arasında birinci ilan etmesi' ne torpildir ne de topluma karşı bir haksızlık. Diğer adaylarla ahlakta, bilgide, müktesebatta ve çalışkanlıkta eşit olmayı başarını birinci ilan edene şapka çıkarmak gerekir. Yanlış olan ve ayıplanması gereken eşitlik yarışında nal toplayanları şu veya bu baskı ya da hatır uğruna yahut zorunluluklar nedeniyle tayin ve terfi ettirmektir.

Zaman değişti; yapılan bir torpil hemen basına v sosyal medyaya yansıyor ve hemen göze batıyor. Hele de söz konusu atama bir makam sahibinin kızı ya da oğlu içinse daha bir yaralıyor toplumu. Belki kimsenin sesi çıkmıyor ama biline ki yara derinden derine işliyor ve biriken cerahat hızla patlama noktasına doğru gidiyor.

Şu parti veya bu parti, şu şahıs veya bu şahıs değildir mesele, yıpranan ve hızla tahrip olan kurumlardır. Aşınan ve giderek değersizleşen değerlerdir ve birilerinin ağzında paraya, pula, makama araç kılınan kutsallardır.

Hırsızlık sadece birinin cebinden parasını çalmak değildir, kamu kaynaklarına hortum dayamak, hak edilmemiş makam ve mevkilere çöreklenmek ve de kimsesiz ama bilgili ama yetişmiş gençlerin istikbalini çalmaktır.

Ey karar vericiler, ey güç sahipleri 'Allah size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi' emretmiyor mu?