''Samsun Arazisinde İmar, Kuruluş-Gelişim-Değişim-Yenileme'' isimli araştırma sürecimde beş yıl doldu.

Dostlar kızmaya başladı '' yaşın ilerliyor haydi, bitir '' diye uyarıyorlar.

Başlarken bu kadar zor ve ciddi bir iş olduğunu hiç düşünmemiştim. Her yeni bilgi ve belge başkasının önünü açıyor…. Çorap söküğü gibi geliyor.. Neden, niçin, nasıl, ne zaman oldu sorgulaması yapınca bazen işin içinden çıkılamaz yere kadar sürüklüyor beni.

En çok hayret ettiğimi yazayım. Batılı seyyahlar başta olmak üzere ciddi araştırmacılar '' Osmanlı'nın yükselme döneminde Samsun gözden çıkarılmış gibiydi'' Önce tam inanmadım. Ben de araştırayım diye karar verdim.

Samsun; Osmanlı donanmasına ''kendir temini'' için ırgat bölgesi. Yani kendir de olması yok sayılacak bir köy.

Evet, Samsun orta boy bir köy. Osmanlı yükselmiş. Ama Samsun düşmüş

Yıl 1640; Samsun nüfusu 1485 de 3000 kişiyken 670 kişiye düşmüş.

Bu nüfus miktarına birkaç kere baktım.

Değerli tarihçilerimiz Türk Ocağı Başkanı Prof. Mehmet Öz ve OMÜ Tarih Bölümü Başkanı Prof. Nedim İpek Tahrir Defterlerini inceleyerek nüfusu hesaplamışlar. Zaten başka kaynak da yok.

Demek ki Samsun'a, limanına ve Bağdat'a kadar ulaşan en uygun şartlara sahip kara yolu imkanına Osmanlı önem vermemiş.

Batılı Anadolu'lu Miletli koloniciler Mö 560 da Samsun'un Anadolu'ya olan en müsait yol güzergahını, liman için Samsun koyunu ve çevre doğal zenginlikleri keşfetmiş gelmişler Amisos şehrini kurmuşlar ama Osmanlı bu durumu bilmesine rağmen Samsun'u görememiş.

Anadolu Selçuklu Devleti Karadeniz'de önemli bir limanını Samsun'da tesis etmiş deniz ticareti yapmıştı. Osmanlı bu iş için Sinop ve Trabzon'u tercih etmişti.

Bu durum; tütün ziraat ve ticaretinin Samsun merkezli olarak ülke ekonomisinde ağırlığını hissettirince değişmiştir.

Yani Samsun'un ''göze girmesi'' topraktan gelen bereketle başlamıştır. Tütünün devamında sebze tarımının önemi fark edilerek. Toprağın bereketi Kafkaslardan savaş göçleri ile gelen insanımıza Çarşamba ovasında yeni hayat sunmuştur.

Şimdi de Samsun'u, Çarşamba Ovasını, tarımsal zenginliği tekrar '' görmemek '' zamanı mı geldi. Ne dersiniz.