Birisi 'Kim Milyoner Olmak İster' bilgi yarışmasıyla
Diğeri ibret dolu yaşam hikayesiyle ülke gündemine düştüler.
Otuz yaşın altında, yaşları birbirine yakın Artvinli Ümmügülsüm ve Çankırılı Hasan.
Birisi devlet memuru, diğeri mendil satıcısı.
Artvinli Ümmügülsüm konuşma engelli, Hasan ise sokaklarda yaşayan bir genç.
Ümmügülsüm yarışma programındaki performansıyla Hasan ise alçakgönüllü tavırlarıyla dikkat çekti.
Ümmügülsüm medeni cesareti ve sıcakkanlı iletişimiyle, Hasan ise onurlu duruşuyla bir şekilde herkesin kalbinde yer bulurken, iki kişilikten de alınacak mesajlar var aslında.
Yarışmada başarılı bir performans gösterip takıldığı soruda 'Bazen yetinmek gerekir.' diyerek yarışmadan çekilmesi kadar, Hasan'ın tüm problemlere rağmen 'Allah insana taşıyamayacağı yük yüklemez.' sözleri çok anlamlıydı.
Buna rağmen Ümmügülsüm'ün örtüsü, Hasan'ın ise yaşadıklarını kabullenen yapısından dolayı anlamsız, gereksiz ve basit eleştiriye yönelen bir kesim de gözden kaçmadı.
Yüzündeki tebessümle hatırlanacak Ümmügülsüm'e sağlıklı ve mutlu yarınlar dilerken, nasibin ne zaman nereden geleceği belli olmaz sözü tam da Hasan için geçerli oldu.
'Allah bir gün benim de yüzümü güldürecek.' sözlerinin karşılığı, hemşerisi Çankırılı iş adamının kendisine kollarını açması ise Hasan'ın nasibiydi.
Peki, Samsunlu Nihat Yeşilyurt'u kim ne kadar tanıyor acaba?
Elbette ki onun böyle bir beklentisi asla yok.
Nihat Yeşilyurt'un ne denli özverili kişiliği olduğunu tanıyan herkes bilir. Allah bana bu canı verdi ise gereğini yapmam gerekir diyen Yeşilyurt hayatını hizmet etmeye vakfetmiş bir kişilik.
Başta Atakum DSİ Camisi'nin tüm işleri olmak üzere, yetişebildiği hangi etkinlik varsa o etkinlikte aktif yer alan, günü geldiğinde yakın veya uzak insanların sevinçleri ve acılarını paylaşmakla huzur bulan Nihat Yeşilyurt'un tek beklentisi ise Allah'ın rızasını kazanmak.
Hep bir yerlere faydam olsun diyerek çabalayan Nihat ağabeyimizin en önemli özelliklerinden birisi de yüzündeki tebessümün eksik olmaması.
Geçenlerde kendisine 'Tebessümlerin ilacımız' dediğimde 'Karşılıklı bunlar' demişti.
Hafta sonları herkese açık düzenledikleri sabah kahvaltılarına davetinde;
'Ağabey o kahvaltılarda nasıl doyuyorsun?' sözlerime 'Misafirleri doyurdukça ben doyuyorum!' sözleri içinin derinliklerinden gelen samimi sözcüklerdi.
Ümmügülsüm ve Hasan düşündürürken,
Nihat Ağabeyimi bu yazıda unutamazdım.