Aynaları sevmedim parmaklarımı sevdiğim kadar serçe parmağımı daha çok sevdim, çünkü içlerinde en küçük olanıydı tıpkı annemin en küçük kardeşimi çok sevdiği gibi seviyorum onu.Nereden çıktı şimdi bu serçe parmağım bu mısralarda ne işi var neyse küçüklüğüne vereyim.Evet, ellerimi de seviyorum, çocukluğumda elimi avucumun içine alıp siz çok yorulacaksınız ve hayatım boyunca hep benimle olacaksınız. deyip severdim. Biraz aptalca mı? Bana göre değil çok gerçekçi ve çocukça.Ellerim ve parmaklarım olmasaydı annemin emzirdiği memeyi tutamazdım, önce tutunup ayakta durabilmeyi öğrendim tüm insanoğlu gibi ve annemin serçe parmağını tutunup yürümeye başladım.
Tüm acemiliklerden, mutluluklardan ve korkulardan beraber geçtik.
Komşunun bahçesine birlikte gizlice girip elma ağaçlarından aşırdık o kırmızı, yeşil elmaları, çok yaramazlık yapmadım ama komşuların kapı zillerini basıp kaçmakla suçluyum.
Oysa ayaklarımı pek sevmedim babamın ayaklarına benzediği için. Beş yaşlarında dayımın ayak parmaklarındaki kıllar büyümüş olmanın simgesiydi bana göre benim de ayak parmaklarımda kıllar çıksın diye çok uğraşı vermiştim aklıma geldikçe çok gülüyorum kendime.
Ayaklarım mecbur kaldı ben nereye gidersem gelmeye; benim yükümü taşımakla hükümlü ve en az değeri ona gösteriyorum. Garip bir çelişki değil mi ? Ne kadar çok emek o kadar değersizlik.

Gözlerimi çok sevdim, gülümsemenin çok yakıştığını biliyorum çok ağlattım onları ve bir ömrün hüznü ile baktı etrafına ki o hüzün sadece fotoğraflara saklıydı kimse anlamasın diye renkleri sıcacıktı.
Gözlerinin gördüğü sayfalar dolusu bir roman misali baharlar, kara kışlar, yalanlar dolanlar en son kare de iki yüzlü yazmaya değmez insanlar.

Ben yüreğimi çok sevdim, her düşenin yanında olmasına hayran oldum iyi bir dost oldu biliyorum ve seyrederken yaşamı her yaşta olduğu gibi biraz daha geride bırakıyor kendisini.
Ailemiz , arkadaşlarımız, dostlarımız ,tanıdıklarımız hatta tanımadıklarımız, akrabalarımız için çok şey yaptık ya kendimiz için?

Ben, bana iyi gelen işler yaptım. Hiç hayal kurmadım, hayaller sadece rüyadır ve uyandığında gerçekler acıtabilir canını o yüzden her zaman gerçeklerle uğraştım ve hiçbir hayalin üzerine kurmadım hayatımı. Büyük ve tutkulu hedeflerim oldu beni mutlu edecek. Resim ve şiir gibi ve hatta yazmak bunlar benim hayatımın en büyük anlamıydı, küçüklüğümden itibaren en iyi dostum kalemim ve kağıtlarım oldu bunları ölene kadar bırakmayacağım sayfalar dolusu yazıp yüzlerce tabloyu gökyüzü renginde kızıla boyayacağım. . Ve yapabileceklerim bitmedi.
Ve basit dedikodularla uğraşmadım kim nerede kiminle ruhumu kirleten düşüncelerden ve insanlardan uzak durdum benim dünyamın beyaza ihtiyacı var. Birçok insanın yüreğinin rengi zifiriyken gri renkleri vuruyordu yüzlerine.
Ben hep kendim oldum işte bu yüzden seviyorum kendimi.
Kendinize ne kadar dürüst olursanız çevrenizdeki insanlara da o kadar dürüst ve adil olabilirsiniz sonuçta iyiler kaybediyor gibi görünse de onlar kazanıyor ve dünya döndükçe mumlar yatsıya varmıyor.

Kendime güveniyorum;

Ben zorluklarla bahşedebilirim. Sorunların altında ezilmem. İnsanlar bana güvenebilir. Küçük çıkarlar için değerli olmaktan vazgeçmem. Ben güvenilen kişi olarak kalmaya devam edeceğim.


EN ÇOK BİZİMLE OLAN KENDİMİZİ SEVMEYİ UNUTMAYALIM SEVGİLİ DOSTLAR.

Dip Not: BENCİL insanlar için söyleyecek söz yok, bunlar yaşamda kendinden başka hiç kimseyi düşünmeyen rahatsız tipler. Onların dünyasında sevgi, özveri, dostluk, aile kavramı, evlat, vb. yok. Sözüm meclisten dışarı.