n Günümüzde gelişme, ilerleme gibi yön ifade eden kavramlar, artık onlara başlangıçta yüklediğimiz anlamları ve durumları nitelemiyor.

n

n İnsanoğlunun ve onun yarattığı ortak medeniyetin yön duygusu kayboldu.

n

n Çünkü etik açıdan ve yön olarak doğruyu göstermeye, ölçmeye yarayan bir üst inanç sistemi yerine insanoğlu, kendi yarattığı, ihtiyaçlarına göre değişen doğrulardan oluşan yapay inanç ve değerler sistemleri kurdu.

n

n Bu şekilde gerçekle bağını kopardı ve kendine sanal yaşamlar sürdüğü sanal dünyalar yarattı. Ekonomik büyüme, bilim, teknoloji gibi gelişme adına oluşturduğu ve tapındığı kavramlarla, sonuçları tarafından kuşatıldı.

n

n Böylece dünya üzerindeki tüm canlı varlıkların farkında olmaktan kaçamayacakları ölçüde, doğanın ve doğal yaşam sistemlerinin dengesi bozuldu. Artık global ekolojik tehlikeler diye adlandırdığımız ozon deliğinin büyümesi, sera etkisinin güçlenmesi, asit yağmurları, tropikal ormanların yok olması gibi sayısız felaket, kitaplardan ve bilimsel çalışmalardan fırlayıp günlük hayatımıza girdi. İklimler değişti; soluyacak havamız, içecek suyumuz, yiyecek zehirsiz gıdamız kalmadı. Dünyamızı, içinde canlı-cansız her şeyle birlikte kaybetme noktasına geldik.

n

n Bu durumun eko-sistemde yarattığı korkunç tahribat ve bozulan dengeler, inorganik girdi ve anlayışlarla kurulmuş, kanserli hücreler gibi merkezle bağını koparmış, bünyeye zarar veren kontrolsüz bir çoğalma gösteren yaşam alanları şeklinde kendini gösterdi. Ruh, akıl ve beden başta olmak üzere tüm yaşam kirlendi.

n

n Son yıllarda yoğun olarak kullanılan kimyasal gübrelerin ülke tarımına katkısı hakkında ne düşünüyorsunuz? sorusuna,

n

n Üreticilerin yüzde 60 ı verimde belirgin artışlar sağladı ve kazancımız artı derken, yüzde 20 si ürünlerimizin eski tadı ve kokusu kalmadı , yüzde 15 i kimyasal gübreyi ilk kullanmaya başladığımız yıllara göre verim yıldan yıla düştü ve yüzde 5 i de topraklarımız çoraklaşmaya başladı diyor.

n

n Ekolojik tarımın geleceği nasıl olacak? sorusunu, üreticilerin yüzde 50 si üreticilerin parasal olarak desteklenmeleri durumunda daha çok yaygınlaşabilir; yüzde 40 ı günden güne artan çevresel sorunlar ve insanların gelecekte daha sağlıklı ürünler tüketebilme düşüncesi nedeniyle ekolojik tarımda gelişmeler olacaktır ; yüzde 10 uda uygulaması zor olduğu ve verimi düşürdüğü için fazla gelişme şansı yoktur şeklinde yanıtlıyor

n

n Üreticiler, daha fazla emek harcayarak üretecekleri ekolojik ürünlerin pazar payı konusunda endişe taşıyorlar. Araştırmaya katılan firmaların hepsi anlaşmalı oldukları çiftçilerle ekolojik üretim yapıyorlar. Bu firmalar çeşitli aşamalarda karşılaştıkları sorunları kendileri çözmeye çalışıyorlar. Bu konudaki deneyimlerini diğer firmalarla olan ticari rekabet doğrultusunda dışarıya aktarmıyorlar.

n

n Tüketici boyutunda bakıldığında yine araştırmanın kesin olmayan sonuçlarına göre ankete katılan tüketicilerin yüzde 98 inin ekolojik ürünler hakkında bilgileri yok. Sadece yüzde 2‘sini ekolojik ürün kavramından haberli. Ekolojik ürünlere talep konusunda sorulan soruyu ise ankete katılan tüketicilerden yüzde 78 i satış fiyatının konvansiyonel ürünlerle aynı ya da yakın olması halinde alabileceği , yüzde 8 i ekolojik ürünleri daha yüksek fiyata da alabileceği , yüzde 14 ü ise ekolojik ya da konvansiyonel ürün almanın kendisi için fark etmediği şeklinde yanıtlıyor.

n

n

n

n

n

n

n

n Tarımsal altyapı, kurumlar arası ilişkiler ve bilinç düzeyi ülkemizin çoğu bölgelerinde ekolojik ve ekonomik değerlendirmelerle çiftçi gelirini en üst seviyeye çıkarmaya yönelik ortak çalışma organizasyonu yapmaya çok elverişlidir. Bu alanda eksik olan, ortak çalışmaların alışılagelmiş kişisel ve kurumsal ilişkiler ötesinde, kaliteli bir çalışma sistemine ve yöntemine oturtulmasıdır.

n