Siz ölüyorken nasıl gülerim ben çoçuklar.
Gökyüzünden yağmur yerine yağıyorken bombalar.
Ölüm en adi şekliyle sırtlan gibi dolaşıyorken şehirlerde gözleriniz yarı açık çiçek çiçek serilmişken toprağa ben nasıl uyuyayım çocuklar.
Azrail kılık değiştirip İsrail olmuşsa eğer.

Bitmeyen bu savaşın nedeni neydi ? Yine şu kör olasıca toprak meselesi hani kardeşi kardeşe vurduran çok ocakları yıkan ve sonunda içine sığacağın kadar mezar.
Benim de merak edip araştırdığımda okuduğum Filistin meselesini Ali Bulaç ın kalemi gayet açık ve net bir şekilde açıkladığı sorundur.

Bakınız :

-----
Filistin sorunu
Çoğu insan Filistinlilerin geçen asrın ikinci yarısından bu yana çektiği acının ne olduğunu bilmiyor. Çünkü halkı Müslüman olsa da konu hakkında bilgisi ve fikri olan insan sayısı çok az.
Medyadan edinilen bilgilerle yetinenler, her nasılsa israil ara sıra Filistinlileri öldürüyor, Filistinliler de ona karşı direnmeye çalışıyor, diye düşünüyorlar. İsrail sivil katliamlarda çok ileriye gittiğinde infial gösteriliyor, sonra tekrar herkes susuyor. Ve böyle sürüp gidiyor.

Filistin sorunu bütün sorunların anası dır. Öylesine doğrudan ve dolaylı etkileri var ki, bu sorun köklü bir biçimde çözülmedikçe ne bölgenin tamamı istikrara kavuşur ne artık her şeyin birbiri içine girdiği küresel dünyada barış ve huzur sağlanır. Sorunun Filistinlileri aşan boyutları vardır.

İngilizler, üçüncü bir ulus olarak, bir halka (Filistinlilere) ait toprakları binlerce senedir dünyanın çeşitli yerlerinde yaşayan dağınık bir kavme (Yahudiler) verdiler. Gerek İngilizlerin gerekse İsrail i tasarlayan Siyonistlerin bakış açısından Filistin toprakları üzerinde yaşayanların herhangi bir önemi; dolayısıyla kaale alınmaya değer hakları yoktu. Çünkü onlara göre insansız topraklar, topraksız bir ulusa verilmeliydi. Yahudiler, diyasporada yaşayan bir ulustu, toprakları yoktu, Filistin üzerinde ise halk veya ulus tanımı kazanmayı hak edecek insanlar yaşamıyordu. Bu durumda Tevrat ın da referanslarından hareketle bu insansız topraklar ın toprak arayışındaki Yahudi ulusu na verilmesinden başka daha doğal ne olabilirdi?

İkinci garabet, İngiliz ve Amerikalıların -ve elbette diğer Batılı ülkelerin- karar ve dayatmasıyla daha ilk kuruluşunda BM, bir halkın toprağını alıp binlerce senedir bu topraklar üzerinde yaşamayan insanlara verdi. İsrail, BM kararıyla kurulmuş olan yegane devlettir. Ama aynı İsrail, bugüne kadar 1967 de alınmış olan 242 sayılı karar dahil olmak üzere BM nin ve Güvenlik Konseyi nin kararlarına uymuş değil. Ona altın tepsi içinde toprak sunan BM yi İsrail tanımıyor.

Bu çerçevede 1948 de İsrail e tarihî Filistin topraklarının yüzde 56 sı verilmişken İsrail, 1967 savaşı ve arkasından gelen işgallerle bunu yüzde 78 e çıkarmış bulunuyor. Hukukî açıdan Filistin sorunu dediğimizde, akla ilk gelen işgal dir. Fakat kuşkusuz mesele bundan ibaret de değildir. Filistin sorunu şu beş temel noktada toplanmaktadır:

1) İsrail in 1967 öncesi sınırlara çekilmesi. Bunun için işgal ettiği toprakları boşaltıp sahipleri olan Filistinlilere devretmesi gerekir.

2) İsrail, terör, tedhiş, etnik arındırma, sindirme, baskı ve başka yollarla 2,5 milyon Filistinliyi kendi vatanlarından sürmüş, onları sağda solda mülteci kamplarında yaşamaya mecbur etmiştir. Sorunun ikinci ayağı mülteci Filistinlilerin kendi yurtlarına dönmesinin sağlanmasıdır.

3) Üçüncü önemli sorun, İsrail kesintisiz olarak dünyanın her bölgesinde yaşayan Yahudileri İsrail e getirtmekte ve bunlara Filistinlilerin toprakları üzerinde yerleşim alanları açıp yerleştirmektedir. Yerleşimcilerin sayısı arttıkça ve yerleşim alanları genişledikçe Filistinliler biraz daha toprak kaybına uğramaktadırlar ki özellikle bugün işgal altındaki Batı Şeria nın başına gelen budur. Dışarıdan gelen yerleşimciler Filistinlilerin topraklarını işgal etmekle kalmıyorlar, zeytinliklerini, bağ-bahçelerini, evlerini ve mal varlıklarını gasbediyorlar.

4) Sorunun dördüncü ayağı Kudüs ün statüsü meselesidir. İsrail, açık bir dille Kudüs ü İsrail in ebedî başkenti ilan etmekle, her üç din için kutsal olan bu tarihî şehri hiç kimse ile paylaşmaya niyetli olmadığını açıklamış bulunmaktadır.

5) Filistin sorununun beşinci ve belki de çözüm ihtimali neredeyse sıfır olan boyutu Mescid-i Aksa konusudur. Yahudiler, her ne pahasına olursa olsun Süleyman Mabedi ni yeniden inşa etme kararındadırlar. Mabedin inşa edilebilmesi için Mescid-i Aksa nın yıkılması gerekir. Ne dindar Yahudiler ne siyonistler bu projeden taviz vermeyi düşünmüyorlar. Sadece uygun zamanı kolluyorlar.
Analardır adam eden adamı
aydınlıklardır önümüzde gider.
Sizi de bir ana doğurmadı mı?
Analara kıymayın efendiler.
Bulutlar adam öldürmesin.
Koşuyor altı yaşında bir oğlan,
uçurtması geçiyor ağaçlardan,
siz de böyle koşmuştunuz bir zaman.
Çocuklara kıymayın efendiler.
Bulutlar adam öldürmesin
NAZIM HİKMET