Geçen haftaki yazımda yaya kaldırımına, hatta yaya kaldırımının üstüne çekilen araçlardan söz etmiştim. İnsanların nasıl bu kadar vurdumduymaz olabildiklerini ve saygısızlaşabildiklerini hayretler içinde kalarak gözlemlediğim için sizlerle paylaşmıştım.

Aslında sizler de karşılaşıyorsunuz bu gibi durumlarla, belki de alışkanlık haline geldiği içindir yolunuza devam ediyorsunuzdur seke seke de olsa. Maalesef kendi haline bırakılacak bir durum değil böylesi bencillik ve kuralsızlık. Yine tekrar etmekte yarar görüyorum; trafiği denetleyen unsurların kesin, kararlı adım atması gerekiyor.

Bugün de sizlerle İstiklal Caddesi nin 56 lar civarında, o geniş yolda trafiğin bir aracın bile zar zor geçebilecek hale getirilişinden söz edeyim. Nasıl söz etmeyeyim gel de şaşma bu işe.

Yolun sağ tarafında birer sıra yasal park yeri var hatta belediyenin parkomat görevlileri dolaşıyor oralarda. Buraya kadar sorun yok şimdilik, devamında yasal yere park etmiş araçların arkasına hemen işimi görüp geleyim muhabbetine birer sıra daha araba. Yolun yarısı gitti mi park etmiş araçlara, diğer yarısı da manevra yapan araçlarca kapatılıyor kısa süreli de olsa. Oldu mu sana curcuna, çık bu trafikten çıkabilirsen.

Aslında trafiğin hiç de karışmayacağı düzenli alanlardan, caddelerden biridir 56 lar civarı, nasıl oluyor da başarıyorlar anlayamıyorum.

Bu gibi kuralsızlıkların düzelebilmesi, sadece trafiği denetleyen unsurlarla olmayacağı, olamayacağı kesin. Herkesin bir sorumluluk alması gerekiyor, saygı, sevgi ve hoşgörünün hakim olması gerekiyor bu ortak yaşam alanımız olan kentimizde. Aksi halde kimin eli kimin cebinde olduğu belli olmayan kuralsızlıklar kenti haline gelir yaşadığımız ortam.

Bu kadarını söyledikten sonra; şu güzelim kentimizde trafiğin akışını denetleyen unsurlar daha sık ve düzenli şekilde bu işlevi yerine getirmeli, aksi taktirde kuralsızlığı kendine iş edinmiş insan benzeri yaratıklar epeyce var.

Gönlünüz hep ağustos sıcaklığı gibi olsun....