12 Eylül darbesinin hemen ardından tutuklanan, cezaevine atılan, öğretmenliği elinden alınan, adeta açlığa, ölüme terk edilen devrimci mücadele insanı, aydın bir kişi.

Yaşama devam edebilmesi için kahvecilik, çaycılık, kırtasiyecilik, evine ekmek götürmek için onurundan kişiliğinden hiçbir taviz vermeden tüm yeteneklerini ortaya koymuş değerli bir insandı Pirgayipoğlu.

Yıllar sonra öğretmenliğe geri döndü, 1995 yılında Kültür Bakanlığı Samsun Devlet Klasik Türk Müziği Korosu na müdür olarak atandı. Çokları da bu görevden sonra tanır Orhan Hocayı. Çokları dediysem de devrimci mücadelenin içindekilerini ayrı tutuyorum.

Devamında Samsun İl Kültür Müdürlüğü ne vekalet etti. Doğal olarak bu arada çevresindeki renkler değişti, genişledi. Girdiği her ortamda kendini kabul ettirmiş bir kişilik olmuştur Orhan Pirgayipoğlu.
Hani şimdilerde moda ya, herkes darbe karşıtı kesildi. Şu anda çok fazla konuşanlara zemin hazırlanması için yapılan 12 Eylül darbesinin cenderesinden, zulmünden geçmiş adeta silindir gibi üzerinden geçilen değerlerdendir Orhan Pirgayipoğlu.

Entelektüel birikimi, kişiliği ve duruşuyla farklı bir kişilikti. Emparyalizm mücadelesinde en ön saflarda mücadele etmiş iyi bir devrimciydi, sosyalistti.

O ve onun gibiler, emparyalizm mücadelesi verirken; onların önüne başka bir hesapla dikilenler, o ve onun gibilerden hiç hoşlanmazdı. Ama Orhan Hoca ve onun gibiler, her zaman bu ülkenin sömürülmesine, adeta ABD nin uydusu bir devlet konumuna sokulmak istenmesine karşı canları ve sağlıkları pahasına mücadele etmişlerdir...

Öncelikle eşi, çok değerli insan emekli öğretmen, Memnune Hanıma, oğlu Uygar ve kızı Deniz e tüm dostlarına sabırlar diliyorum...
Ruhu şad olsun...