Tarihin en şanlı milleti Türklerin vatanları uğruna yapamayacakları hiçbir şey olmadığının en bariz kanıtıdır Çanakkale .
Şehitlerimizin ruhu şad olsun.
Türk bayrağımızın altında gölgeleniyorsak, bunu onların vatanımız uğruna döktüğü kanlara borçluyuz. Şimdi yapılan sosyete savaşları modern teknolojiyle yapılan ve Çanakkale de çocuk askerlerdi çoğu ve göğüs göğüse çarpışan.
Merak edip o topraklarda dolaşmak istediğimde bu dizeler geldi aklıma : Dur yolcu, bilmeden gelip bastığın bu toprak, bir devrin battığı yerdir. Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın, bir vatan kalbinin atttığı yerdir !.
Nasıl basabilirim bu toprağın her bir karışına.
Böyle zamanları günü gününe kutlamak hatırlamak olması gereken ama hiç hatırdan çıkarmamak gerek.

Bulduğum kısa hikaye ve bilgileri paylaşmak istedim.Hala okumayı sevmeyen öğrenmeyi ret eden fakat ilgisini çekenler için.

Çanakkale Savaşları, Birinci Dünya Savaşı na rastlayan günlerde Osmanlı devleti yalnızlıktan ve emniyet sizlikten kurtulmak fakat, Balkan savaşının kötü hatıralarının tesiri altında kalan her iki blokta Türk ittifakını küçümsemiş ve bu ittifakın kendileri için bir yük olmasından endişe etmişlerdi. Ancak, Alman İmparatoru, her iki blok arasındaki savaşta, Osmanlı devletinin hiç değilse bir kısım düşman kuvvetini meşgul edebileceği gerekçesiyle müdahale etmiştir.
Bu suretle Osmanlı devleti, kaderini alelacele, 2 Ağustos 1914 te Üçlü ittifak a bağlamıştır. İşte Çanakkale Zaferini yaratan kuvvet. 1914 yazında küçümsenen değeri hakkında yanlış teşhis konan bu TÜRK ORDUSU dur. Avrupa da savaş bütün şiddetiyle sürerken, hareket harbinin yerini siper harbi almıştır. Bu cephede yarma yapmak ve kesin sonuç almak son derece zorlanmıştır. Halbuki üçlü itilaf ın askeri gücü günden güne artmaktadır.
Bu güç , hareket savaşına müsait başka savaş alanlarında kullanılmalıdır. İngiltere Başkanı Lloyd GEORGE ve Bahriye Nazırı CHARCHILL bu görüşü benimsemişlerdir. Çanakkale Savaşları, işte bu görüşü benimseyenlerin esiridir.
Hareket sahası olarak Gelibolu Yarımadası nın seçilmesi, bu bölgenin jeopolitik bakımdan çok büyük öneme sahip olmasındandır. Boğazlar, Güney Rusya ve bütün karadeniz kıyılarının açık denizlere olan tek çıkış noktasıdır. Harp halinde bu geçidin kapanması, Rusya için hayati önem taşımaktadır. Zira, Rusya nın insan ve hammadde kaynakları zengin, fakat sanayi ve mali imkanları sınırlıdır. Bunun için uzun ve sürekli bir savaşın gerektirdiği silah, cephane ve malzeme ikmalini temin edemeyecek durumdadır.
Bu durumda boğazlar doğu cephesinin en müsait ve hayati menzul hattını teşkil etmektedir. Bu geçidin açılmasıyla Rusya yı takviye edecek, batı cephesinin yükünü hafifletecek, dolayısıyla savaşı kısaltacaktır. Osmanlı devletinin savaş dışı edilmesiyle, muhtemelen Balkan devletleri ve İtalya itilaf devletleri yanında savaşa katılacaklardı.
O zaman İngiliz Bahriye Nazırı olan CHURCHILL in ısrarla üzerinde durduğu bu fikirlere önceleri pek itibar edilmemiştir. Ancak 1914 Aralık ayında başlayan Türk Sarıkamış harekatı üzerine telaşlanan; çok zor durumda kalan hiç değilse bir kısım Türk kuvvetlerinin başka cephelere çekilmesini isteyen Rusya nın yükünü azaltmak için, Çanakkale seferine karar verilmiş, fakat kesin neticeyi batı cephesinde arayanları darıltmamak amacıyla önce sadece donanmayla ve zorla Çanakkale Boğazı geçilmeye çalışılmıştır.
“Türkler, Çanakkale’yi zorlayan çağının en ileri tekniğine sahip güçler karşısına adeta bir kale gibi dikilmişlerdir.” Churchil
KAYNAK Çanakkale savaşı

İlk ŞEHİTLERİMİZİ VERDİKTEN SONRA ROBERT BROCKUN YAZISI
-Hurraa! Bu inanılamayacak kadar güzel bir şey! Talihimizin bize bu kadar yardım edeceğini hiç sanmıyordum. Haydi gidiyoruz!... Galata kulesi on beş pusluk toplarımızla yerle bir edilecektir. Deniz kana boyanıp leş gibi olacaktır. Ayasofya’nın mozaiklerini, halılarını, ikonalarını yağma edeceğiz! Türk lokumları (kadınları) benim olacak! İnanamıyorum ki, bir devrin kapanışına şahit olacağım! Tanrım, hayatımda bu kadar mesut olmamıştım! Sırf bir tarafa akan bir ırmak gibi çocukluğumdan beri içimdeki bu arzunun İstanbul’a gidecek askerlerin arasında bulunmak hevesinin varlığını şimdi daha iyi anlıyorum.
(Asker – Yönetici - İnsan T.C. Genel Kurmay Başkanlığı Kara Kuvvetleri Komutanlığı Ankara – 1995 Sayfa. 56


ŞEMSİ NENE
1954 yılında Sındırgı’dan Balıkesir’e geldik. Babam memurdu. Alt katta ev sahibi yaşlı bir kadının oturduğu iki katlı bir evin üst katını kiraladık. Ev sahibine Şemsi Nene diyorduk. Yani ismi Güneş idi. Evlendiğinde 16 yaşında imiş. Evlendikten üç gün sonra kocası gönüllü ihtiyat zabiti yani yedek subay olarak Çanakkale’ye gitmiş. Nene, kocasının Çanakkale’den, cepheden kendisine yolladığı “Şems’im, güneş’im…” diye başlayan mektuplarını evinin duvarlarına ve pencerelerine yapıştırmıştı. Her sabah bu silik, sararmış mektupları birer kere okur, her birini karşısında şehit kocasının ruhuna fatihalar gönderir, diz çöker yarım bıraktığı yerden kocasına hatim indirirdi.
Nene hiç sokağa çıkmazdı. “Kocam giderken gençsin, güzelsin, ne olur ben gelinceye kadar sokağa çıkma. Gözüm arkada kalmasın, dedi. Nasıl sokağa çıkarım?” diyordu. Yıllar sonra o evden cenazesinin çıktığını duydum.
Bir gün Şemsi Nene’yi beyaz bir gelinlik giymiş, boynuna iri incilerle dolu bir gerdanlık takmış, odasının köşesinde duran, o zamana kadar hiç oturmadığı hiç görmediğimiz bir sandalye üzerine otururken gördük. Babam: “Nene, nene pek süslenmişsin ya?” diye takıldı. Nene acı bir gülümsemeyle şu cevabı verdi: “Ben kocamla bugün evlendim. Bu inci, yüz görümlüğüm. Gelinliğimi giydim. Kocamı bekliyorum.”
Kocasıyla evli kaldığı üç gün boyunca nene gelinlikle sandalyede kocasını bekledi. Ömür boyunca öyle yaptığını öğrendik.


Tarihin en şanlı milleti Türklerin vatanları uğruna yapamayacakları hiçbir şey olmadığının en bariz kanıtıdır Çanakkale .
Şehitlerimizin ruhu şad olsun.