Son 10 yılda tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de dijital platformlar, oldukça yaygın bir şekilde kullanılmaya başlandı. Akıllı telefonların ve bu telefonların kullanıcı sayılarının gün geçtikçe artması ile beraber; dijital platformlar da hızlı bir şekilde yaygınlaştı.

90’lı yıllarda interneti sadece arama motoru gibi kullanan bizler, şimdi internette istediğimiz şekilde aktif olarak yer alabiliyoruz. Evde, okulda veya herhangi bir yerde çektiğimiz videoyu istediğimiz yerde dijital platformlara yükleyebiliyoruz.
Dijital platformların ve bu platformların kullanıcı sayılarının artması ile beraber perakendecilik de şekil değiştirdi. Özellikle akıllı telefon uygulamaları sayesinde tüketiciler istediği ürünü istediği zaman istediği yerden satın alma olanağına kavuşmuş oldu. Bu mağazasız perakendeciliğin toplam perakendecilik içindeki payını da artırmış oldu.
Şirketler de değişen ve gelişen rekabet koşullarına ayak uydurabilmek ve ayakta kalabilmek adına kendi uygulamalarını yapmak zorunda kaldı. Bugün akıllı telefon pazarının dünyada en hızlı büyüyen pazarlardan birisi olarak gösterilen ülkemizde artık holdinglerden başlayarak birçok işletme kendi akıllı telefon uygulamasını yapmak zorunda kaldı.
İşletmeler, bugün artık ayakta kalmak ve pazardan daha fazla pay almak istiyor ise mutlaka akıllı telefon uygulamasını yapmak zorunda. Çünkü bugünün tüketicisi zamanının büyük bir kısmını sosyal medyada ve akıllı telefon uygulamalarında geçirir hale geldi. Hemen her toplantıda konuşmacı konuşmasını yaparken; dinleyiciler kendi akıllı telefonu ile zaman geçirir hale geldi.
Son günlerde pazarlama dünyasında en çok gündemde olan uygulamalardan birisi HOPİ oldu. Boyner Grubu ülkemizde perakende sektörünün en önemli oyuncularından birisidir. Boyner Grubu’nun en önemli özelliği yaptığı ya da çıkardığı bir uygulama ile perakende sektörüne yön vermesi olmuştur: Yıllar önce T-box uygulamasında da benzer şey oldu. İnsanlar kasada kuruş için ciddi şekilde beklemek durumunda kalabiliyor idi. T-box’ra kuruşu ürünün içerisine yerleştirdiler. Böylelikle hem kasiyerin işi kolaylaşmış oldu hem de bir farklılık yaratmış oldular.
Yine 2006 yılında yaptığı bir uygulamada ise hedef kitle kilolu insanlar idi. Kilolu insanların en büyük sıkıntısı zayıfların istediği renkte kıyafet bulmaları olmuştur. Pazarda böyle bir fırsatın olduğunu gören grup değişik renklerde büyük beden kıyafet üretti ve bir anda büyük beden pazarında ciddi söz sahibi hale geldi.
Her iki uygulama da aslında bize işletmelerin pazarı ve tüketicileri iyi takip etmeleri durumunda pazarda ne kadar farklılık yaratabileceklerini bir kez daha göstermiş oldu.
HOPİ’nin güzel müziğini de kulaklarınıza getirdiğiniz zaman yaşadığınız keyfi ya da herhangi bir ortamda ister radyoda ister televizyonda çıktığı zaman yüzünüzde oluşan tebessümü düşünün. Ama bence HOPİ’deki en büyük başarı müziğin çocukların diline pelesenk olması. Hemen tüm çocuklar caddede sokakta tablette veya her yerde HOPİ’nin müziğini söyler durumda.
Bir marka çocuklar ve kadınlar tarafından ne kadar kabul görür ise o kadar başarılı olur.