Her bilim dalının kendisine özgü birtakım zorlukları söz konusudur. İşletme bilimi ise bunların içinde gerçek hayata en yakın olan bilim dallarından birisidir. Bunun nedeni ise atacağınız her adımın ya da çevrenizde meydana gelen değişimin olumlu ya da olumsuz şekilde sizi mutlaka etkileyeceğidir.
Ek olarak işletmecilik değişik bilim dalları ile birlikte çalışmayı ve o bilim dallarında meydana gelen değişimleri de takip etmeyi de gerektirir. Örneğin ekonomide meydana gelen bir değişme, doğaldır ki işletmecileri yakinen etkileyecektir.
Amerikan Merkez Bankası’nın aldığı kararlar, ülkenin siyasi olarak geçirdiği evre ve siyasi otoritenin aldığı kararlar gibi birçok değişken işletmecileri yakından etkilemektedir.
Bunun içindir ki işletmecilerin dış dünyayı yakından takip etmesi zaruridir. İşletmeciliğin bu değişimi yakından takip edebilmek için işletmecilerimizin de yerli ve yabancı kaynaklardan mutlaka olup biteni takip etmesi ve başta sektörel kaynaklar olmak üzere kişisel gelişimlerini de sağlayacak kaynakları mutlaka okuması gerekmektedir. Patronlarımız maalesef ki sektörel yayınlar kısmında takip etmekte sınıfı geçerken diğer konularda maalesef ki sınıfı geçemeyebiliyor.
Yaşadığımız şu dönem ülke ekonomisi açısından son derece önemli kararların alınacağı bir dönem. Yaşadığımız son seçim sonrası ortaya çıkacak her hükümet ülke ekonomisinde bazı kararları alacak ve uygulamaya koyacaktır. Bununla birlikte dış dünyada meydana gelen değişimler de bizi yakinen etkileyecektir. Örneğin Amerikan dolarında ortaya çıkan artış, sadece iç piyasadan kaynaklanmıyor. Dış piyasalarda meydana gelen değişmeler de doların artışındaki en önemli sebeplerden birisidir.
Gelişmekte olan ülkelerin bu duruma çabuk tepkime vermesi ve diğer ekonomilere oranla daha hassas olması gayet doğal. Ülkemizde 2001 yılında meydana gelen kriz sonrasında ortaya konulan ve halen de orta ve uzun vadeli program olarak da uygulanmaya devam edilen program, bizim aslında gelişmiş ülkelere olan uyum programımızdır. Söz konusu programlar aracılığı ile üst kurullar oluşturulmuş ve bugün ekonomide ana aktörlerden birisi haline gelmişlerdir.
Ülkemizin bu manada yapması gereken şeylerden bir tanesi hiç şüphesiz ki ihracat rakamlarını artırmaktır. İhracat rakamlarının artması ile birlikte ekonomimiz çağdaş müreffeh ülkelere seviyesine yaklaşacaktır.
İşletmelerimiz ihracat potansiyellerini artıracak şekilde pazar araştırmasında bulunmalı ve dünyanın değişik ülkelerinde ürünlerini satar hale gelebilmelidir. İşletmecilerimizin bunu yapabileceğini yaşadığımız kentte onlarca ülkeye ihracat yapan şirketlerin olması ile de görmekteyiz. Burada mühim olan cesur olmak ve döviz kuru risklerinden nasıl en az hasar ile çıkabileceğinin yollarını aramaktan geçmektedir. Bunun için de işletmecilerimizin sürekli olarak başta kendileri olmak üzere tüm personelini değişimi yönetecek şekilde yetiştirmesinden geçmektedir.
Ülkelerde siyasal ya da ekonomik değişimler her zaman olur. Ancak sistemi düzgün olan işletmeler bu değişimleri önceden görür ve proaktif olarak değişimi yönetir. Böylelikle de farklılaşmış ve rakiplerinden öne geçmiş olur.