Asıl mesele ses yükseltilmesi gerektiğinde susmak, tepki zamanında yanındakini kollama acizliğinde.
Ucuz kahramanlığı, sosyal medya delikanlılığını çok sever olduk.
Son günlerde gelen üst üste şehit haberlerini, fokurdayan siyaset kazanının yansıması olarak görmeye çalışıyoruz.
Oysa yüzyıllardır gelen bir kinin, intikam duygusunun farklı bir versiyonuna şahit oluyoruz.
Ah…Vah…nidaları dilimizden düşmez oldu.
Bu korku filmini bilmem kaçıncı izleyişimiz oysa.
Olan çoluk çocuğunun nafakası, milletinin bekası için mermiye göğüs geren fidanlara oluyor.
1974 Kıbrıs çıkarmasında birilerinin “Kaygıyla izliyoruz” aba altından sopa gösterişine aldırmayışımızı, Amerikan Bağımsızlık Günü (Independence Day) olan 2003 4 Temmuz’unda Süleymaniye’de askerimizin başına çuval geçirirken gösteremedik.
Özal Türkiye’sinde çuvaldaki çürük elmanın önce Eşref Bitlis’i, sonrasında Özal’ın kendisini yemesini olağan karşıladık.
Önce kürsüden urgan fırlattık, sonra idamın kaldırılışına imza attık.
Yüzyıla yakın içimizdeki rüşvetçileri, tecavüzcüleri, zimmetine para geçirenleri ve türlü kişiliksizleri cezalandırma adına doğuya sürdük, sonra çözüm süreci, akil insanlar aldanışıyla uzaklardan kumanda edilen kuklaların sahnesine mühür vurmaya çalıştık.
Hep süreci lehimize kullanmak, bir oy daha fazla almak, bir bakanlık daha kapmak adına aldattık kendimizi.
Hep derme çatma barakalardan çıktı şehit cenazeleri, kader dedik.
Berkin Elvan için profil resmimizi siyaha bürüdük, hep beraber ağladık, sokak ortasında ensesinden vurularak şehit edilen Yahya Karakaya ile Murat Özkozanoğlu’nun yalnızca anası ağladı.
Gazi’de günlerce ateşle kol kola girdik, Suruç için sosyal medyayı salladık, Rabia için gözyaşı geceleri düzenledik, Suudi kral için yas ilan ettik, şehit haberlerine iki kelimelikti tepkimiz: “Kudurdular yine”
Peki ama neden?
Uzun sayılabilecek bir süreçte tek bir şehit haberi gelmemişken, milletvekilliği seçiminin ardından kurulamayan hükümet, siyasi salvolar ve patlayan bombalar.
Tesadüf mü?
Peki ya İncirlik üssü ile ilgili son imza?
Sağduyulu olması gereken üst aklın şuursuz meydan okuyuşları?
Elinde kağıt kalem harita şekillendirme çabasındaki emperyalizm?
“Allah bize Yahudileri değil, Alevileri yok etme emri verdi” diyen IŞİD.
Yıllardır Doğu, Güneydoğu ve Ortadoğu’da cirit atan ne idüğü belirsizler?
Sorular…Sorular…
İrdelenmesi, üzerinde kafa yorulması geren o kadar çok şey varken, çoğunluğumuz ya zuladaki viski kadehi ile yazılan köşe yazılarının, sunulan ana haber bültenlerinin ya da din üzerinde sömürü yapmakta uzman olmuş abdestli şeytanların söylemlerini doğru kabul ettik.
Doğru ya onlardan daha iyi mi bileceğiz !!!