Sosyal mecralarda sıkça kullanılan güzellik efektlerinin kişilerde beden dismorfik bozukluğuna yol açabildiğini belirten Doç. Dr. Taha Can Tuman, “Bu durum özsaygıda azalma, kişinin bedeninden dolayı memnuniyetsizlik gibi depresif belirtiler yaşamasına, anoreksiya gibi yeme bozukluklarının gelişimine yatkınlık oluşturur. Kişi ayna karşısında sürekli kendini inceler, başkalarıyla kendisini kıyaslar, aşırı makyaj yapar, beğendiği ünlülere benzemek için botoks, dolgu olmak üzere aşırı kozmetik ve cerrahi işlemlere başvurur” dedi.

Medipol Mega Üniversite Hastanesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Bölümünden Doç. Dr. Taha Can Tuman, sosyal medya filtrelerinin beden algısına nasıl zarar verdiğini açıkladı. Doç. Dr. Tuman, beden algısının, zihnimizde kendi bedenimizi nasıl değerlendirdiğimiz olduğunu belirterek, “Beden algısını etkileyen sosyokültürel, ekonomik, çevresel birçok faktör vardır. Literatür verileri kitle iletişim araçlarının beden imajı üzerindeki etkilerini göstermektedir. Bunlardan bir tanesi de sosyal medyadır. Özellikle görsel içeriğin ön planda olduğu instagram, yazılı içeriğin ön planda olduğu platformlara (facebook) göre beden imajını daha fazla etkiliyor. Fotoğraf görüntüleme, yükleme ve durum güncellemeleri yoluyla negatif geri bildirim arama sorunlu bir davranış olarak tanımlanmakta. Çalışmalar kendi bedeninden memnuniyetsizliğin sosyal medya kullanımı ile ilişkili olduğunu gösteriyor” diye konuştu.

Gençler ve genç yetişkinler daha çok risk altında

Genç ve genç yetişkinlerin beden algı bozukluğuna karşı daha savunmasız olabileceğini ifade eden Doç. Dr. Tuman, “Gerçekçi olmayan güzellik ideallerinin popülerleştirildiği sosyal medya paylaşımları, instagram filtreleri, photoshop’lu resimler, moda ve magazin dünyasının ünlü isimlerine benzemeye çalışanlar, oyuncak bebeklere benzemeye çalışan modeller, sinema sektörü güzellik ve beden algımızı etkiliyor. Bir çalışmada kadınların sosyal medyada çekici bir kadınla etkileşim kurmasının, olumsuz beden imajında artışa neden olduğu, aile üyesi ile etkileşimde bulunmanın ise böyle bir artışa yol açmadığı bildirildi. Bir başka çalışmada ise kişinin kendi fiziksel görünümünü sosyal medyada takip edilen kişilerinkiyle karşılaştırma sıklığı ile vücut memnuniyetsizliği ve zayıf olma dürtüsü arasında bir ilişki bulundu. Gençler ve genç yetişkinlerde sosyal medyanın yaygın kullanımı düşünüldüğünde, yeme bozukluğu ve beden dismorfik bozukluk gibi hastalıklara karşı daha savunmasız hale geldikleri düşünülebilir” ifadelerini kullandı.

Özsaygı azalır, anoreksiyaya zemin hazırlar

Doç. Dr. Tuman, değerlendirmelerini şu şekilde sürdürdü: "Beden algısı bozulduğunda kendi bedenini olumsuz değerlendirme ve utanç duyguları ortaya çıkar. Bu durum özsaygıda azalma, kişinin bedeninden dolayı memnuniyetsizlik, keyifsizlik, mutsuzluk, hayattan tat alamama gibi depresif belirtiler yaşamasına, başta anoreksiya olmak üzere yeme bozuklukları ve beden dismorfik bozukluk gibi hastalıkların gelişimine yatkınlık oluşturur. Bu durum ayna karşısında sürekli kendini inceleme, dış görünümü ile ilgili aşırı zihinsel meşguliyet, başkalarının dış görünümü ile kendini kıyaslama, algılanan kusur ile ilgili telafi edici davranışlar, aşırı makyaj, takip ettiği ünlü kişilere benzemek için botoks, dolgu, ip askı olmak üzere uygunsuz ve aşırı kozmetik işlemler, cerrahi girişimlerle sonuçlanır. Aynı zamanda uygunsuz ve kısıtlayıcı diyetler ve sağlıksız beslenme riskini artırır. Güzellik, mutluluk ve başarı için sadece dış görünümün bir kıstas olarak alınamayacağı, bunun çok boyutlu değerlendirilmesi gerektiği, önemli olanın sağlıklı bir bedene sahip olmak olduğu, bunun da sağlıklı beslenme, düzenli egzersiz ve stresle etkin başa çıkmadan geçtiği unutulmamalıdır. Sağlıklı sosyal ilişkiler ve kendi değerlerimiz doğrultusunda yaşamak iyi oluşumuza katkı sağlayacaktır."