Hemşehrimiz Emniyet Genel Müdürü Celal Uzunkaya, bayram öncesi geldiği memleketi Samsun'da yaptığı açıklamada, trafik kazalarında her yıl yaklaşık 7 bin 300 nüfuslu bir ilçenin hayatını kaybettiğini söylemişti...

Yok böyle bir şey!..

Geçmişe bakıyorum...

Yollar kötü, araçlar yaşlı...

İnsanlar şimdiki kadar bilinçli de değil!..

Buna rağmen günümüzdeki kadar ölümlü trafik kazası yok!..

Büyük bir çelişki var ortada...

Bu yıl iki dini bayramda meydana gelen kazaları araştırdım...

Ramazan bayramında 160 kişi, Kurban bayramının ilk üç gününde de kazalarda 90 kişi hayatını kaybetmiş!..

Yaralı sayısı ise yüzlerce...

Hem de bölünmüş yollar, köprüler, tüneller, çağdaş trafik işaretleri ve uyarılar ile polis ve jandarma denetimlerine rağmen...

Hem de okullarda başlayan trafik eğitimleri, medyadaki kamu spotları, ve bilinçli bir nesle rağmen...

Ve teknoloji harikası araçlara rağmen...

Nasıl oluyor bu?..

Direksiyona geçildiğinde bazı sürücüleri adeta bir "trafik canavarı"na dönüştüren o his nedir?..

Bilim insanı değilim elbette...

Ancak, bu sorunun cevabını "saygı" meselesinde görüyorum...

Toplumdaki yozlaşmaya bakarsak, bunu anlamak zor olmayacaktır!..

Geçmişte yol yoktu, araçlar bu kadar teknoloji harikası değildi ama bir şey vardı; saygı…

O zamanlar da giden canlara içimiz yanar, araçlardaki hasarlara milli servet olarak bakardık!..

Toplumu yeniden değerleriyle buluşturamazsak, işimiz bir hayli zor olacaktır!..

Gazetelerin 3. sayfa haberlerine bakıldığında, toplumun sürüklendiği yapıyı görmek mümkündür...

Böyle olunca da "Allah'ım bizleri, her türlü kaza ve beladan koru" diye dua ediyorum…

Amin!..