Türkiye'de Yüksek Din Öğretimi Çalıştayı'nın kapanış konuşmasını gerçekleştiren Rektör Sait Bilgiç, taassubun düşünceyi öldürdüğünü vurgulayarak, "Bir düşünceyi tamamen kutsamak da yok saymak da kutuplaşmayı ve kamplaşmayı beraberinde getiriyor" dedi


PROBLEMLER ELE ALINDI

Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) İlahiyat Fakültesi tarafından organize edilen Türkiye'de Yüksek Din Öğretimi Çalıştayı sona erdi. Çalıştayın sonucunda değerlendirme toplantısı yapıldı. Moderatör Prof. Dr. Hüseyin Peker çalıştayın kapsamını özetlerken bu alanda yaşana sorunlara dair, "Yüksek din öğretiminde özellikle kalite sorunu gündeme getirildi. Aşırı öğrenci fazlalılığı ve İlahiyat Lisans Tamamlama (İLİTAM) sorunu, dinî grupların ilahiyatlara karşı çoğunlukla olumsuz tutumları, radikal anlayışa sahip öğrencilerin çoğalmış olması, hoşgörüden yoksun, farklı düşüneni ötekileştiren ve dışlayan tutumun yoğunluk kazanmış olması, günümüz gençliğinin dinî sorunlarına çözüm üretecek yeterince öğrenci yetiştirememiş olmamız, siyasetin kurumlar üzerindeki etkisi, müfredat ne olmalı, nasıl bir müfredatla hareket edilmeli vb. hususlar çalıştayda öne çıkan problemler oldu" ifadelerini kullandı.

FARKLI ZİHNİYETLER ZENGİNLİK

Ardından değerlendirmesini paylaşan İstanbul Şehir Üniversitesi İslami Bilimler Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Mehmet Ali Büyükkara, yapılması gerekenin; farklı zihniyetlerin tahakkümünün azaltılması olduğunu belirterek, "Farklı zihniyetlerin mümkün olduğunca katılımını sağlayarak, bunları bir zenginlik haline getirmemiz gerekiyor." sözlerini kaydetti.
Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nden Prof. Dr. Recai Doğan da Türkiye'de ilahiyat fakültelerinin esas niteliğinden ayrılıp pratik ihtiyaçlara cevap veren kurumlara dönüştüğüne dikkat çekerek, "Bir defa iyi niyetle açılan İLİTAM programlarının sayısı 100'ü aştı. Bu programlar artık ilahiyat fakültelerinin alternatifi haline gelmiştir. " diye konuştu.

SONUÇLAR PAYLAŞILACAK

Çalıştayın kapanış konuşmasını yapan Rektör Prof. Dr. Sait Bilgiç ise, "Üniversitelerimizin çatısı altında konuşulamayacak bir şeyin olmayacağını düşünüyorum. Aksi takdirde bizim bilim insanı olduğumuz iddiasının temeli asılsız olur. Böyle bir üniversitenin varlığının, sadece belki günün ihtiyaçlarını karşılamak için teknisyen yetiştirmekten ibaret olacağı hepimizce bilinmekte" diye konuştu. Bilgiç, taassubun düşünceyi öldürdüğünü vurgulayarak, "Bir düşünceyi tamamen kutsamak da yok saymak da kutuplaşmayı ve kamplaşmayı beraberinde getiriyor. Çünkü reddettiğiniz zaman sizin ne söylediğinizin anlamı kalmıyor" diye konuştu. 'Türkiye'de Yüksek Din Öğretimi Çalıştayı'nın sonuç bildirgesi en kısa sürede hazırlanıp kamuoyuyla paylaşılacak.