İYİ Parti Samsun Milletvekili Bedri Yaşar, TBMM'de Su Ürünleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerinde konuşma yaptı. Yaşar, balıkçılık ve balık üretimi denildiğinde ilk akla gelen şehirlerin başında Samsun geldiğini belirterek, "Hem balık avcılığı hem de balık yetiştiriciliği konusunda ilk sıralarda yer almaktadır. İlimizde denizlerde 477, iç sularda 122 olmak üzere toplam 599 balıkçı gemisiyle avcılık yapılmaktadır. Samsun'da 2018 yılı içinde avcılık yoluyla 33.774 ton ve yetiştiricilik yoluyla da 40.440 ton su ürünü elde edilmiştir. Ekonomik olarak avlanabilir balık türü maalesef Karadeniz'de 26'dan 6'ya düşmüştür. Böyle devam ettiği sürece gelecekte Karadeniz'de de avlayacak balık bulabileceğimizi zannetmiyorum" diye konuştu.

İHALE KANUNU KAPSAMINA ALIN

Balık yetiştiriciliği konusunda su ve su alanları ile deniz ve iç sulardaki kiralama yetkisinin hazırlanan kanun teklifiyle Tarım ve Orman Bakanlığı'na verildiğini kaydeden Yaşar, "Bu yetkinin Bakanlık yerine 2886 sayılı Devlet Kamu İhale Kanunu kapsamında yapılmasının herkese faydası var. Şunu söyleyeyim, belki siz 2886'yı zaten kullanmıyorsunuz, onun yerine 21/b diye bir maddeyi daha fazla kullanıyorsunuz. Yapılan ihalelerin yüzde 60'ı, yüzde 70'i 21/b'ye göre yapıyorsunuz. Ama hiç olmazsa 2886'yı 186 kez değiştirdiniz. Biz buna da razıyız. İnsiyatif kullanmak yerine 2886'yla bunu, bu kanuna göre bu kiralamaları ve ihaleleri yaparsanız hiç olmazsa bir miktar rekabet oluşur. Bakanlık burada bu kiralama işlerini Orman Bakanlığına devredildiği zaman tabii rahatlıkla istediği kişilere verebilir. Bu düzenlemeden su ürünleri kooperatifleri birliklerimiz rahatsızlık duymaktadır" ifadelerini kullandı.

TEKNELERİ GASP EDİYORSUNUZ

İYİ Parti Samsun Milletvekili Bedri Yaşar konuşmasını şöyle sürdürdü: "Aynı şekilde su ürünleri kooperatif başkanı diyor ki: 'Bir taksi bir yayaya çarptığı zaman siz taksiyi mi cezalandırıyorsunuz, şoförü mü cezalandırıyorsunuz?' Balıkçılarımız da 'Eğer bizim teknelerimiz kaçak avcılık yapıyorsa, zor şartlar altında aldığımız bu tekneleri orman kanunuyla gasp ediyorsunuz. Bunun yerine kullanan kaptana hangi ceza gerekiyorsa parasal ceza mı veriyorsunuz, hapis cezası mı veriyorsunuz, ne istiyorsanız verin ama zor şartlarda elde ettiğimiz bu ruhsatları iptal etmeyin' diyor.

Diğer bir konu, fahri su ürünleri görevlisi uygulamasıdır. Bu uygulama konusu da yine hem üniversitelerimiz hem de balıkçılarımız tarafından büyük bir tepkiyle karşılanmaktadır. Böyle bir uygulama başlatılması halinde bu uygulamanın mutlaka su ürünleri mühendisleri, su bilimleri mühendisleri, balık teknoloji mühendislerine verilmesi gerekmektedir. Bu mühendis arkadaşlarımız bu görevin yanı sıra, balıkçı gemileri, gırgır tekneleri, sahil güvenlik botlarındaki görevleri de yürütmelidir. Böylece işi ehline vererek bu meslek için yeni istihdam kapıları açmış oluruz. Su ürünleri konusu kıyıdan tekneye, tekneden kıyıya, tezgahlara ve sofralara kadar tamamen bilimsel bir konudur. Bu düzenlemede canlı olmayan su ürünlerinin kontrolü konusunda veteriner hekim, belediye, sağlık merkezi tabiplerine yetki verilmektedir. Bu düzenlemede de yetki tamamen su ürünleriyle alakası olmayan meslek mensuplarına verilmektedir. Yani düşünebiliyor musunuz, balık ölümlerini veterinerler araştırıyor. O zaman, üniversitelerde bu dört yıllık bölümleri bu devlet neden açtı? Bu görevi yine su ürünleri fakültesi ve su bilimleri fakültesinden mezun olan arkadaşlara vermemiz gerekiyor. Bilindiği üzere, balık hastalıkları konusunda 15 ders, su ürünleri kalitesi ve hijyeni konusunda üniversitelerimizde 13 ayrı ders görerek bu arkadaşlarımız bu üniversitelerden mezun oluyor. Ama bunların yerine görevleri belediye hekimleri ve belediye veterinerleri yapıyor. Bu, en azından mesleğin adabına aykırıdır. Bu konularda yetkili olan arkadaşlarımıza görev verilmeli ve bunların da istihdamı sağlanmalıdır."