Eğitim-Bir-Sen üyeleri tarafından Tüm Türkiye'de eş zamanlı olarak 'öğretmene şiddet' konusunda bir açıklama yapıldı. Samsun Eğitim-Bir-Sen üyeleri bir araya gelerek eğitimcilere yönelik yapılan şiddete tepki gösterdi. Açıklamayı yapan Samsun Eğitim-Bir-Sen 1 No'lu Şube Başkanı Hamdi Yıldız, 'Şiddet, her geçen gün sayı olarak da yoğunluk olarak da artıyor, farklı faillerle yeni kulvarlar buluyor, en uzağında olması gereken yerlere bile giriyor; toplumsal bağlarımızı çözüyor, geleceğimizi karartıyor. Toplumsal değerlerimiz erozyona uğruyor, insana saygı azalıyor, hürmet yerini şiddete bırakıyor. Karakter eğiticisi, ruh işçisi, geleceğimizin mimarı öğretmenlerimiz, ince bir sanatı icra ederken kaba bir muameleye maruz kalıyor' dedi.

'Aslında kaybettiğimiz, sevgimiz, saygımız, merhametimiz, şefkatimiz, vicdanımız, izanımızdır'
Öğretmenlerin birçok farklı saldırıda hayatını kaybettiğini belirten Hamdi Yıldız, 'Yusuf Elitaş, 15 Temmuz darbe ve işgal girişiminde hainlerin kurşunlarıyla şehit oldu. Şenay Aybüke Yalçın, ömrünün baharında, meslek hayatının başında teröristlerin kurşunuyla aramızdan ayrıldı. Necmeddin Yılmaz öğretmenimiz teröristler tarafından yolu kesilerek katledildi. Ayhan Kökmen öğretmenimizi, kendini bilmez birinin saldırısı sonucu, görevinin başındayken şiddete kurban verdik. Gülhan öğretmenimiz, okul çıkışında sokak ortasında sırtından bıçaklandı. Yücel Düzci öğretmenimiz, okul bahçesinde saldırıya uğrayan öğrencilerini korurken, gözü dönmüş saldırganların şiddetine maruz kaldı. Adına kütüphane yaptırdığımız Necmeddin Kuyucu öğretmenimiz, öğrenci kılıklı birinin bıçaklı saldırısı neticesinde hayatını kaybetti. Aslında kaybettiğimiz, sevgimiz, saygımız, merhametimiz, şefkatimiz, vicdanımız, izanımızdır' diye konuştu.

'94 öğretmen ve eğitim çalışanı şiddete maruz kaldı'
Son 2 yılın şiddet verilerine bakıldığında şiddete olan eğilimin giderek daha da tırmandığının altını çizen Yıldız, 'Eğitim-Bir-Sen olarak yaptığımız araştırmada, son iki yılın fotoğrafı bile şiddet olaylarının nasıl giderek tırmandığını ve yaşananların ne kadar vahim olduğunu göstermektedir. Eylül 2017'den bugüne resmî eğitim kurumlarında 94 öğretmen ve eğitim çalışanı değişen tür ve düzeyde şiddet içerikli eyleme maruz kalmıştır. Şiddet eylemlerinin yüzde 78'i adli soruşturmaya konu edilmiştir. Bu eylemlerin yüzde 58'inin adli soruşturma ve kovuşturma süreci devam etmektedir. Sadece üç vakada tutuklama kararı verilerek sanık/sanıklar tutuklu yargılanmıştır. Sonuçlanan kamu davalarında sadece 5 vakada mahkumiyet kararı verilmiş, tamamında adli para cezasına hükmedilmiştir. Araştırma bulguları, eğitim çalışanlarına yönelik şiddetin, bireysel eylemler olmaktan çıkıp yaygın bir sorun haline geldiğini ortaya koymaktadır. Eğitim çalışanlarına yönelen şiddetin genel ve yaygın bir görünüm arz etmesi, psikolojik ve sosyolojik kökenleri olan toplumsal bir sorun haline geldiğini göstermektedir. Şiddeti önleyecek önemli bir aktör olması gereken eğitimciler bugün maalesef şiddetin mağduru durumuna gelmiştir. Eğitimcinin itibarını daha da artıracak, konumunu güçlendirecek, onu tehlikelere karşı koruyacak tedbirleri artık almak zorundayız' şeklinde konuştu.



'Kalıcı önlemler alınmazsa yarın çok geç olabilir'
Eğitimcilerin ve çocukların her bakımdan korunması gerektiğini söyleyen Hamdi Yıldız açıklamasını şöyle tamamladı: 'Çocuklarımızı, umudumuzu, geleceğimizi emanet ettiğimiz öğretmenlerimiz her bakımdan korunmalı, etkinleştirilmelidir. Bu kapsamda, değerler eğitimi, aileyi de içine alacak şekilde ve sosyal çevrenin öğrenci üzerindeki muhtemel negatif etkilerinden arındıracak kapsamda yeniden ele alınmalıdır. Çünkü eğer kalıcı önlemler alınmazsa yarın çok geç olabilir. Bugün burada en önemli gündemimiz şiddet fakat tek sorunumuz şiddet değil. Devasa ve dinamik bir yapı olan eğitim camiasının pek çok sorunu bulunmaktadır. Yaptığımız açıklamalar ve çağrılar neticesinde Millî Eğitim Bakanlığı'nın 'Şiddet Sıfır, Öğretmenler Pekiyi' sloganıyla atmış olduğu adımı başlangıç açısından yerinde; eğitim çalışanlarına karşı, her türlü şiddete veya tehdide başvuran kişilere yönelik Türk Ceza Kanunu'nda ve ilgili mevzuatta yeni yasal düzenleme yapılması için bakanlıklar arasında iş birliği başlatmasını önemli ve gerekli buluyoruz.'