Karne günü yaklaştıkça ailede küçükten büyüğe herkesin heyecanlanmaya başlandığı bir döngünün içine girilirdi. Karne alacaklar tatilin verdiği heyecanı yaşarken, büyükler karnenin nasıl geleceğine dair bir heyecan yaşamaya başladı. Fakat günümüzde, ailelerin karneye ve karne notlarına yükledikleri anlamlar arttıkça, karne alacakların yaşadıkları tatil heyecanı, kimisinde korkuya kimisinde kaygıya dönüşmeye başladı. Medicana Samsun Hastanesi Klinik Psikoloğu Dila Soğancı, sömestr tatilinin yaklaştığı bu günlerde ebeveynlere önerilerde bulundu.

KARNE KORKUSU

Medicana Samsun Hastanesi Klinik Psikoloğu Dila Soğancı şu tespit, öneri ve uyarılarda bulundu: "Birçok ebeveynler böyle bir korku aşılamadıklarını belirtirken, çocuklar karneleri kötü gelirse yaşanabilecek olumsuz durumlardan kaynaklı karne korkusu yaşamaya başladılar. Bu korkunun temelinde ebeveynlerin belki de farkında olmadan akademik notlara ve başarı performansına verdikleri tepkiler, çocuklarda kaygı ve endişe yaşamalarına neden olmaya başladı. Günümüz koşullarında karnenin iyi olması, akademik performansın iyi olması, duygusal ve sosyal gelişimin ne yazık ki önüne geçmiştir fakat unutulan bir şey vardır ki akademik başarı, sosyal ve duygusal gelişimin bir bütün olması gerekmektedir. Karneden beklenti ne kadar yüksek ise beklenilen olmadığı sürece yıkım o kadar fazla olur. Çocuğunuzu notları ile değerlendirirken kendilik algısını zedeler ve özgüveninin azalmasına neden olabilir.

KARNE SONRASI NELER YAPILMALI?

İlk tepkiniz eğer yargılama ve suçlamaya dair olacak ve karne sizin için bir delil ise derin bir nefes alın. Çocuğunuzdan bir sonraki dönem 'gerçekçi' olarak neler beklediğinizi anlatın. (Bu konuşmayı yaparken dikkat edilmesi gereken şey, çocuğunuzu ne kadar tanıdığınızdır. Çocuğunuzdan beklentiniz ne kadar gerçekçi ve net ya da acaba sizin çocukluk -gençlik çağlarından yapmak isteyip yapamadıklarınızı çocuğunuzdan mı bekliyorsunuz? Çocuğunuzun başarılı olduğu ya da desteklenmesi gereken alanlarının ne kadar farkındasınız? Özel bir yeteneği, becerisi var mı?) Çocuğunuzun kendisini anlatmasına izin verin. 'Bilgisayarda bu kadar vakit geçirirsen böyle notlar gelir' gibi yargılayıcı cümleler kurmak yerine, notları hakkında ne düşündüğünü öğrenmeye çalışın. Emir vererek, bağırarak ve eleştirisel olarak konuşulursa çocuk bu sürece dahil olmak istemez ve bir sonraki dönem için bir değişiklik yapılamamış olunur. Çocuğunuzun motivasyon kaynaklarını bulun. Çocuklar an-merkezli motivasyon ile teşvik olurlar. Bu nedenle dönem başı söylenilen 'karnen iyi gelsin tablet alacağım' sözü çok uzun vadeli bir durumdur. Bunun yerine kısa süreli motivasyonlar yani çocuğunuzun hoşuna gidebilecek kaynaklar üretebilirsiniz. Harika çocuk, proje çocuk gibi kavramları şekillendirmemek gerekir, bu tür kavramlar çocuktan beklentiyi arttırır ve çocuğun kaygı yaşamasına neden olabilir. Başka çocuklarla kıyaslamak çocuğun, özgüveni ve benlik algısı zedelerken sevilmediğini hissedebilir. Karnenin sadece öğrencinin sorumluluğu olmayıp, öğrencinin yaşam ağındaki herkesin sorumluluğunda olduğu unutulmamalı.

EBEVEYNLERİN KENDİLERİNE SORMALARI GEREKENLER...

Çocuğunuza sağlıklı ve açık iletişimli bir ev ortamı sunduk mu?

Düşük notlar karşısında eleştirdiniz, yargıladınız mı ebeveyn olarak sizler de sorumluluk alıp durumu çözmeye çalıştık mı?

Özgüvenini desteklecek şekilde mi davrandınız yoksa istemsiz eleştirip söyleyeceklerinizi söyleyip sonra kenara mı çekildiniz?

Eğitim hayatından itibaren ödevlerini yapmadan gitmesin diye ödevlerini siz mi yaptınız, yoksa kendi sorumluluklarını bilmesi için alan sağladınız mı?

Yaşamsal ve maddi ihtiyaçlarını karşılarken çocuğunuzun gözünden onun dünyasına bakabildiniz mi?

Nasihat vererek mi geçti günleriniz örnek rol model olarak mı?

Sürekli çocuğunuza ders çalış derken, siz bu sürece ne kadar dahil oldunuz?"