Tuba Vural Çokal, sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
"İYİ Parti STK'larla İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı, GİK üyeliği görevlerimden, Kurucu İlçe Başkanı olarak göreve başladığım İYİ Parti üyeliğimden istifa ediyorum. Bir siyasi parti için, millete güven vermenin ve iktidar hedefine doğru ilerlemenin öncelikli yolu, dile getirdiği genel ilkelerin uygulamadaki uygunluğunun görünürlüğüdür. Ben İYİ Parti'de bu görünürlüğün sağlanacağına, Türkiye'de yitip giden değerlerin bu parti ile aşılacağına ve ülkemiz için daha iyi bir gelecek olacağına inanarak bu yola çıkmıştım. Ancak bu süreçte gördüm ki, kişisel hesaplar ve egolar bu ilkelerin önünde bir engel olarak duruyor ve en yetkili makamlar dahi bu ilkelerin önündeki engelleri yönetemiyor. Ben İYİ Parti'nin bütün gönüllülerinin, emek verenlerinin değerli olduğuna inandım. Eğer emekler kişisel hırs ve egolara ezdirilir, değersizleştirilmeye çalışılırsa ve bu durum siyasi bir partide alışkanlık haline geldiyse ne yazık ki ülkeye ümit olamaz. Yol arkadaşlarım ve şahsım da uzun zamandır değersizleştirmeye ve tacizlere maruz kalmaktadır. Antalya'da kongre sürecine gidilirken, Antalya'nın iki büyük ilçe başkanının görevden alınması da bu durumun bir sonucu olduğu gibi, demokrasi vurgusu yapan bir partinin kendi kongre sürecinde adil ve eşit bir ortamı sağlayamadığının da bir göstergesidir. Hal böyle iken, yol arkadaşlarımın, dava arkadaşlarımın birçoğu görevden alınırken, değersizleştirilirken, benim bu görevi sürdürmem siyasi rüşvet görüntüsü vermektedir. Antalya il başkanlığı en çalışkan ilçelerden ikisine yönelik uzun süreli bir itibarsızlaştırma ve tezvirat kampanyası yürütürken şahsımızı da hedef almıştır. Ekip arkadaşlarımız her türlü iftira karşısında sessizce ya istifa etmiş ya da hakaretleri görmezden gelmiştir. Ancak buna rağmen daimi surette hedef alınmışlardır. Türk milliyetçiliğini daha etkin kılmak ve Türklerin iktidar yürüyüşüne Meral Akşener'in önderliğinde ulaşmak adına çıktığımız bu yol beklentileri karşılayamamıştır. En önemlisi şahsımı Antalya seçmeni seçmiştir. Antalya dışından zorlama bir siyasetin Antalya'ya dayatıldığı bu siyasal durumun adı üzüm yemek değil bağcı dövmektir. Bağban olarak çekiliyor, dağdan gelenlerin önünü açıyoruz."