Samsun Barosu Başkanı Avukat Kerami Gürbüz, yaptığı açıklamayla gündemdemdeki Avukatlık Yasası değişikliğini değerlendirdi. Gürbüz, "Son günlerde Sayın Cumhurbaşkanımızın yaptığı açıklamadan ve medyada yer alan haberlerden Avukatlık Kanunu değişikliğiyle ilgili çalışmalar yapıldığını öğrenmiş bulunmaktayız. Ortada yasa değişikliğine ilişkin somut bir teklif/tasarı metni bulunmamakla birlikte konuyla ilgili düşünce ve önerilerimizi aşağıda kamuoyunun bilgi ve değerlendirmesine sunmaktayız. Türkiye Barolar Birliği (TBB)'nin ve/veya baroların bölünmesi, parçalanması, dileyen avukatın kendi barosunu kurması gibi bir düzenleme kabul edilemez. Dileyen kendi barosunu kurmaya kalkarsa kurulacak baroların tamamına yakını ideolojik ve/veya etnik saiklerle kurulacaktır. Böyle bir ihtimal devletin temel güçlerinden yargının üç ayağından birinin kopartılması demektir. Bu durum yargının diğer unsurları arasında da gruplaşma ve parçalanmayı doğurur ki bunun sonu ülkenin bölünmesine kadar daha tehlikeli sonuçlar doğurabilecek tehlikeli ve vahim bir durumdur" değerlendirmesinde bulundu.

TBB DELEGELERİ HAKKANİYETLİ DAĞITILMALI
"Avukatların barolara üye olma zorunluluğunun kaldırılması, mesleki disiplin ve düzenin tamamen ortadan kalkması, meslek etiğinin ve kalitesinin dibe vurması ve yargının kurucu unsurlarından olan avukatların itibarsızlaşması sonucunu doğurur ki bundan en büyük darbeyi 'adalet' alır." diyen Gürbüz, açıklamasını şöyle sürdürdü: "Halbuki adalet, mülkün / devletin temel taşıdır. Dolayısıyla buna yönelik bir düzenlemeyi de kimse ne telaffuz etmeli ne de aklına getirmelidir. Yukarda sakıncalarını belirttiğimiz düzenlemelerin asla düşünülmemesi ancak barolar içinde her düşünce ve anlayışın demokratik teamüller çerçevesinde temsiline imkan sağlayacak, TBB'deki delege sisteminde de tüm baroların hakkaniyetli biçimde temsilini mümkün kılacak bir düzenleme yapılması gerekir. Böyle bir düzenleme baroların daha meslek odaklı çalışmalarını sağlayacak ve avukatlık hizmetinin kalitesi de artacaktır. Son yıllarda avukat sayısındaki olağanüstü artış nedeniyle bazı barolar çok daha kalabalıklaşmış bu da en kalabalık delegeye sahip birkaç baronun TBB'nin yönetiminde tek başlarına söz sahibi oldukları ve kalan baroların TBB nezdinde işlevsiz kaldığı/kalacağı bir sonuç doğurmuştur. Bu durum antidemokratiktir. Örgüt içi demokrasinin yok olması demektir. Kendi içinde demokratik olamayan bir meslek örgütünün ülkenin demokrasisine katkısı ne kadar olabilir ki? Nitekim TBB?nin delege sistemini düzenleyen Avukatlık Yasası?nın 114/3.maddesi 1969 yılında kabul edilirken yasa koyucunun gerekçesi şu şekildedir: "mamafih temsilci sayıları arasında nispetsizliğe yer vermemek ve böylece adaletsizliğe sebep olmamak için büyük baroların fazladan göndereceği temsilci sayısı çok mahdut (sınırlı) tutulmuştur." Bugün, avukat sayısının o gün öngörülenden kat be kat artmış olması nedeni ile delege sayısı bakımından kalabalık baroların lehine ancak üye sayısı az olan baroların aleyhine olacak şekilde yasanın amacından ve ruhundan uzaklaşılmıştır. TBB'deki delege sisteminde tüm baroların hakkaniyetli biçimde temsilini mümkün kılacak bir düzenleme yapılması yasanın temel gerekçesine de ruhuna da uygun olacak ayrıca avukatlar ve barolar olarak mesleki anlamda bugün her zamandan daha fazla ihtiyaç duyduğumuz ?birlik?e katkı sağlayacaktır. "

AVUKATLARIN ÇOK CİDDİ SOSYOEKONOMİK SORUNLARI VAR
Samsun Barosu Başkanı Avukat Kerami Gürbüz, kamuoyundaki algının aksine avukatların çok ciddi sosyoekonomik sorunlarının bulunduğunu belirterek, "Bir de bu sorunların üzerine salgın kapsamında alınan tedbirler gelmiştir ki bu durum sorunların daha da artmasına sebep olmuştur / olacaktır. Son dönemde avukatların CMK Zorunlu Müdafiilik Hizmetlerinden, Adli Yardım Hizmetlerinden ve ceza davalarında beraat ücreti vekaletlerinden doğan alacaklarının tamamına yakını ilgili kurumlar tarafından ödenmiştir. Bu bakımdan başta Adalet Bakanlığı olmak üzere tüm ilgili kurumlara ve bu süreci sabırla ve özveriyle yürütüp mesleki taleplerimizi ısrarla takip eden TBB yönetimine duyarlılıkları nedeniyle teşekkür ediyoruz. Ancak avukatların mesleki ve sosyoekonomik sorunlarının önemli bir kısmının çözümlenebilmesi için de yasal düzenleme gerekmektedir. Eğer Avukatlık Yasası?nda değişiklik yapılacak ise mutlaka avukatların mesleki ve ekonomik sorunlarının çözümlenmesine yönelik düzenlemeler değişiklik kapsamına alınmalıdır. Yargının kurucu unsuru ve ayrılmaz parçası olan avukatlar ve barolar, siyasetçilerin de baro yöneticilerinin de siyasi/ideolojik malzemesi olmamalıdır/olamaz. Bu nedenle eğer yapılacak ise yasa değişikliği ile ilgili tüm süreç bu hassasiyete uygun bir biçimde yürütülmeli ve mutlaka ilgili taraflar ile istişare edilmeli bu konuda ilgili kurumların ve yasa koyucunun tek muhatabı TBB ve barolar olmalıdır." ifadelerini kullandı.