Türk Mühendis Ve Mimar Odaları Birliği Samsun İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri İshak Memişoğlu, yaptığı açıklamayla, Samsun'un Çarşamba Ovası'nda kurulmak istenen Biyokütle Enerji Santrali'ne karşı çıkan kuruluşları birilerinin güdümünde gösterilmeye çalışılmasına sert tepki gösterdi. Memişoğlu, biyokütle enerji santralinin Samsun ve Samsunlulara vereceği zararları, yapılan yanlış uygulamaları tek tek sıralayarak, Samsun için görüş ve eleştirileri sürdürmeye devam edeceklerini söyledi.

  BÜROKRASİ, YEREL YÖNETİM VE SİYASETÇİLER SANTRAL KURANLARIN YARDIMCISI OLDU
Türk Mühendis Ve Mimar Odaları Birliği Samsun İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri İshak Memişoğlu, yaptığı açıklamada şunları söyledi: "Kentimiz ve ülkemiz için önemli tarımsal üretim potansiyeline sahip alanlardan biri olan Çarşamba Ovasına, Bakanlar Kurulu tarafından Büyük Ova statüsü verilerek, Ova ,toprak kaybı ve arazi bozulması tehdidlerine karşı yasal olarak koruma altına alınmıştır. Buna rağmen Ovanın adeta merkezinde olan Çarşamba İlçesi Eğercili Mahallesi sınırları içerisinde, geçmişte tarım alanı olan, zaman içerisinde kömür depolama alanına dönüştürülerek ticari kullanıma açılan toplam 181 dönümlük tarım arazisi üzerinde, bir biokütle enerji santralinin kurulması çalışmaları, Samsun kamuoyunun bilgisinden gizlenerek, yasal birtakım gereklilikler, zorunluluklar bürokrasinin, yerel yönetimlerin ve bazı siyasilerin de yardımı ile aşılarak başlatılmıştır.

  MAHKEMELERE İPTAL BAŞVURULARI YAPILDI
Santral Kurma faaliyetinin öğrenilmesinden sonra yöre halkı, (konuya doğrudan dahil olarak veya demokratik kurumlar olan dernek çatısı altında birleşerek), konuya hakim ve olayın yaratacağı olumsuzlukların bilincinde olan ve endişe duyan bölgenin Ziraat Odaları, konunun uzmanı olan meslek odalarının da içinde bulunduğu Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Samsun İl Koordinasyon kurulu ile Samsun Akademik Odalar Birlikteliği, Samsun Çevre Platformu ve bağlı bileşenleri bahsekonu santralin neden Çarşamba ovasına yapılmaması gerektiği konusundaki tezlerini bilimsel verilere dayandırarak toplu basın açıklaması, sosyal medya duyuruları gibi demokratik eylem yöntemlerini kullanarak kamuoyu ile paylaşma mücadelesi içine girmişler, yine demokrasinin vazgeçilmez unsurlarından biri olan yargıya başvurarak yapılacak santralin Çarşamba ovasında yapılma kararının iptali için başvurmuşlardır.

SANTRALE DEĞİL BELİRLENEN YERE KARŞIYIZ
Buradaki mücadelenin temeli, nitelikli tarım alanı olan Çarşamba ovası sınırları içerisinde kurulan bu santrale karşı çıkmak olup, bu tür santrallerin tümden yapılmasına karşı çıkmak değildir. Aksine tarımdışı bölgelerde kurulmasına hiçkimsenin itirazı yoktur. Mahkeme kararlarında da ifade edildiği gibi, ova çevresinde alternatif yerler olmasına rağmen hiçbir araştırma yapılmaksızın yatırımcının talebi doğrultusunda bu alanın onaylanması ayrıca manidardır.

BİYOKÜTLE SANTRALİ DEMEK KİRLİLİK DEMEK
Adı geçen biokütle enerji santralinin resmi kayıtlardaki işletim raporuna göre günde 630 ton orman atığı ve tarımsal atık yakılarak günlük 38 ton külün oluşacağı, bu külün günlük 14,4 kg'lık kısmının bacasından havaya salınacağı, yine bu santralin düzenli, sürekli çalışabilmesi için de yılda asgari 230 bin ton tarımsal atığın temin edilerek depolanması gerektiği sabittir. Yine bu tesisin verimli çalışabilmesi Abdal Deresi'nden ve su kuyularından günlük çekilecek 1500 ton/gün su ile mümkün olabilecektir. Tesise alınan su 400 *C 'a kadar kaynatılacak, işletmede kullanıldıktan sonra 26 *C olarak tekrar doğaya vereceği santralin tanıtım raporunda da ifade edilmiştir. Son günlerde, biyokütle enerji için "yeşil enerji" tanımı kullanılarak Çarşamba Biyokütle Enerji Santralı için adeta aklama faaliyeti başlatıldığı görülmektedir. Sözkonusu elektrik santralı yakıt temini bakımından kaynak sürdürülebilir olmakla birlikte, enerji elde etme aşamalarında sürdürülebilir denilen ve biyolojik olan atıkların yakılıyor olması, bu santralin bir nevi termik santral olduğu gerçeğini ortadan kaldırmaz.
Yakma sonucu oluşacak gaz, toz ve kül atığının ovaya ve tarıma zarar vermeyeceğini iddia etmek açıkça bilimi inkardan başka bir şey değildir.
Daha önceden de Uzman Kurumlarca açıklanan ve Samsun Akademik Odalar Birlikteliği SAOB 'un Kimya Mühendisleri Odası Samsun Şubesi'nin raporuna ve çeşitli bilimsel raporlara dayandırarak yaptığı basın açıklamasında da ifade edildiği gibi, "Biyokütle enerji santralleri fosil yakıtlı santrallerden daha fazla CO2 yayarlar, çünkü odun ve diğer biyokütle türleri karbondan zengindir ama enerji açısından zengin değildir. kömür ile çalısan termik santrallerden %150 daha fazla azot oksit, %600 daha fazla uçucu organik bileşenler, %190 daha fazla partikül madde ve %125 daha fazla karbon monoksit yayarlar. Ayrıca, biyokütle enerji santralleri gaz ve kömür yakıtlı santrallerden çok daha az verimlidir. Daha düşük verim, bir biyokütle santralinden belirli bir miktarda elektrik enerjisi üretmek için daha fazla yakıtın gerekmesi ve daha fazla yakıtın yakılmasıyla daha fazla kirlilik yaratılması anlamına gelir.

YATIRIMCI KURULUŞUN YÖNLENDİRDİĞİ MEDYA KARA PROPAGANDA YAPIYOR
Çarşamba Ovasının sahipleri öncelikli olarak ovada ikamet eden, tarım ve hayvancılıkla geçmini sağlayan ve sayıları 30 bini bulan çiftçi ve onların aileleridir. Yatırımcı kuruluş ve onun yönlendirdiği apaçık belli olan birtakım basın yayın kuruluşları tarafından, yürütülen mücadelenin " karalama, aldatma amaçlı, kara propaganda" gibi sözlerle nitelendirilmesi, doğal miras olan Çarşamba Ovasını savunan yöre halkına ve onların yanında yer alan Demokratik kuruluşlara haksızlık ve saygısızlıktır. Ortaya konulan bilimsel veriler ışığında enerji santralinin doğuracağı olumsuzluklardan dolayı endişe duyan yöre insanı birçok demokratik yolu, yöntemi kullanarak santrale karşı çıkarken ve kendi imkanlarını kullanarak açtıkları davalar, yaptıkları eylemler ile santrale karşı duruşlarını kararlılıkla ortaya koymalarına, hukuk önünde de haklılıklarını ispatlamalarına rağmen, iktidar mensubu siyasetçilerin bu çağrıyı duymayı bırakın özellikle aksine hareket ederek, yatırımcı kuruluşu , mücadele eden taraflara ve yöre halkına karşı bu ifadeleri kullanma noktasında cesaretlendirdiği anlaşılmaktadır.

İSTİHDAM RAKAMLARI ABARTILI
Ayrıca meşru hak arama eylemlerinin ve kamuoyu yaratma çabalarının devlet ve millet düşmanlığı olarak nitelendirilmesi, devletin itibarını zedeleyecek bir fiil olarak basında paylaşılması eleştiri sınırını aşmakla kalmayıp, halkı bu haklı direnişin içinde bulunan taraflara karşı kin ve nefrete, düşmanlığa sevketmek fiilini kapsamakta, hakaret ve iftira içermekte olup, kabul edilemez. Santral, Çarşamba'ya ve Samsun'a abartıldığı biçimde istihdam imkânı da sağlamayacaktır. Aksine tarımsal üretimin azalması nedeniyle ovadaki istihdamı azaltacaktır. Ova halkı yaşam alanlarını koruma derdinde iken, söz konusu biyokütle enerji santrali yatırımı özel bir ticari şirketin yatırımıdır ve özünde oradaki kaynaklardan istifade edip kazanç elde etmenin peşindedir.

ALIM GARANTİLİ MİLYON DOLARLAR KAZANACAK
Kurulmakta olan Santrale, Biyokütle yakıtları ile elektrik enerjisi üretimi için kilovatsaat başına 13,3 $cent/kWh birim fiyat ve 10 yıl süreyle %100 alım garantisi verilmiştir. Biyokütle tesisinde kullanılacak yerli techizat oranına göre birim fiyat 17 $cent/kWh'e kadar çıkabilecektir. Proje tanıtım dosyasında yer alan bilgilere göre Çarşamba Biyokütle Enerji Santralı yılda yaklaşık 200 Milyar kW elektrik üretecektir. Üretilen bu elektrik karşılığında devlet tarafından şirkete ödenecek bedel minimum 25 Milyon $, elektirk üretiminde yerli aksam kullanım durumuna göre bu rakam 30 Milyon $'ı geçecektir.

KİM KAZANÇLI ÇIKACAK, SAMSUNLU MU, SANTRAL ŞİRKETİ Mİ?
Şimdi bir kez daha düşünmek gerekiyor, Çarşamba Ovasının ortasına kurulacak biyokütle yakıtlı termik santraldan kim kazançlı çıkacaktır?
Mühendislik, mimarlık ve planlama meslekleri sağlıklı ve güvenli yaşam alanlarının oluşturulması için doğrudan yaşamı, yaşam alanlarını düzenleyen meslekler olup bu meslek gruplarının kamu kurumu niteliğindeki Anayasal en üst örgütlenmesi olan Türk Mühendis ve Mimar Odalrı Birliği (TMMOB); tüm yeraltı ve yerüstü zenginliklerimizin, kültürel ve doğal varlıklarımızın, insan kaynaklarımızın rant ve çıkar çevreleri için değil ülke ve halk yararına değerlendirilmesi için her türlü bilimsel ve hukuksal çalışmayı yürütmektedir.
TMMOB ve bağlı meslek odaları tarafından ana omurgası oluşturulan Samsun Çevre Platformu SAMÇEP de bu ilkelerden hareket etmekte ve bu mücadelenin içinde halkın yanında yer almaktadır.

KİMSENİN GÜDÜMÜNDE DEĞİLİZ
Dolayısıyla ne TMMOB'nin ne de SAMÇEP'in herhangi bir siyasi partinin, çıkar çevresinin, güdümünde olması, söz konusu değildir.
Hukuk çerçevesi içerisinde kentsel ve kırsal alanları, koruma alanlarını ve doğal kültürel mirası kamu yararına korumak için çalışan ve Kamu Kurumu Niteliğinde Kuruluş Olan Meslek örgütleri olarak çabalarımızı sürdürmekte, görüş ve eleştirilerimizi kamuoyu ile paylaşmakta kararlı olduğumuzu kamuoyu önünde birkez daha ifade ediyoruz.
Kamuoyuna saygı ile duyurulur."