Samsun Haber: Samsun Tabip Odası Başkanı Murat Erkan, Ortadoğu'da yaşanan savaşın ardından 2011 yılında Türkiye'ye sığınan 3.5 milyon, Samsun'da ise 16 bini aşan Suriye, Irak, Afganistan gibi ülkelerden gelen insanların sağlık sistemi içerisinde kayıt altında olmadığını söyledi. Samsun İl Göç İdaresi ve Samsun Halk Sağlığı Müdürlüğü'nden edinilen bilgilere göre, yabancı vatandaşların nüfus ve aile planlaması gibi konularda henüz bir çalışma yapılmadığı da belirlendi.

DOĞUM KONTROLÜ YOK

2014 yılında Resmi Gazete'de yayınlanan yönetmelikle her 7 bin göçmene 1 ''Göçmen Sağlığı Merkezi'' kurulmasının kararlaştırıldığını ancak Samsun'da böyle bir merkez kurulmayarak mevzuata uyulmadığını kaydeden Dr. Erkan, ''Şu anda Samsun'a gelmiş insanların sağlık açısından takip edildiği bir sistem yok. Sağlıkla ilgili takipler tamamen kişilerin kendi başvurularına kalmış bir hizmet. Bu kayıtdışı en önemli sorun. İnsanların yaşadığı sağlık sorunları, gebelik veya çocuklarla ilgili takipler yapılamıyor. Doğum kontrol, aile planlaması gibi çalışmalar da mümkün olmuyor. Yabancı nüfusün genç evlendiğini ve doğurganlık oranının yüksek olduğunu biliyoruz. Artık sokaklarda kucağında sırtında 2-3 çocukla gezen yabancıları görmememiz gerekiyor. Burada da çalışmaların yeterince yapılmadığını görüyoruz'' diye konuştu.

HASTALIKLARINI BİLMİYORUZ

Göçmen nüfusun yeterince sağlık hizmeti alamamasından kaynaklı toplum sağlığının tehlikeye girebileceğini ve sağlık verilerinde de gerileme yaşanacağını kaydeden Dr. Erkan, ''Normalde gebeliğin 20. ve doğumdan 3 hafta önce tetanoz aşısı yapılıyor. Kayıt altına alınamazsa, doğan bebekler Türkiye vatandaşı sayıldığı için yenidoğanlarda yaşanan hastalıklar veya ölümlere bağlı olarak bebek ölümlerinde artış olacak. Bugün Samsun'da hangi sağlık hizmeti aldığı, hangi aşıların yapıldığı, hangi hastalıklara sahip olduğuna dair elimizde hiçbir belge kayıt yok. Üstelik cinsel yolla bulaşan hastalıklarda artış, eş yoluyla bulaşması ve eğer kadının gebe kalmasıyla da çocuğuna bulaştırması gibi zincirleme bir sorun haline gelebilir. Şehrimize sığınan insanları yok sayamayız, onların da insan olduğunu, sağlık ve diğer hizmetlere erişme haklarını kabul etmek gerekiyor. Sağlık hizmetlerinden mahrum bırakırsak aslında kendi kucağımıza bir bomba almış ve onunla yaşamak zorunda olmuş gibi bir durumla karşı karşıya kalırız. Bu da bizim toplum sağlığımız açısından büyük bir risk oluşturur. Acilen bu konuyla ilgili mevzuatların uygulanması ve sağlıklarının kayıt altına alınması gerekiyor'' ifadelerini kullandı.

Zerrin SOMUNCU