İşte Evren Özbeyler'in yorumuyla hayatımızdaki ilkler ve sonlar üzerine yazılan o yazı:

'Son'lar güzel değildir.

Her şeyin sonunu merak ederiz ama o 'son' geldiğinde genellikle hüzünleniriz.

Keyifle veya heyecanla… Veya merakla izlediğimiz bir filmin sonunda…

Bitirmeyi hedeflediğimiz bir okuldan mezun olurken, son gün…

Sevdiğimiz adamla evlenmek için can atarken, hayatımız boyunca güven içinde yaşadığımız ana-baba evinden ayrılırken, o gün….

Gelinle damadı alkışlayıp mutluluklarına ortak olduğumuz törenin sonunda…

Heyecanla başladığımız, belki de iş hayatımızın dönüm noktası olduğuna inandığımız işyerimizden ve arkadaşlarımızdan ayrılıp, kariyerimize başka bir yol çizdiğimizde…

Belki de kariyerimizin sonunda emekli olarak yeni bir hayata adım attığımız gün…

Aylarca beklediğimiz yaz tatilinin son günü…

Annemizin yaptığı enfes tatlının son dilimi….

Merakla okuduğumuz kitabın son 5 sayfası…

Ve…. son nefes.

Üzen ve hüzün veren' son'ların, heyecan veren 'ilk'leri vardır.

İlk nefes… Bir evladın, bir canlının dünyaya gelmesi. hatta bir fidan dikerek doğaya bir can daha katmak!

İlkokula başlamak… Ne kadar değişik bir duygudur!

İlk aşk… Ne kadar heyecan vericidir!

İlk iş,…Nasıl da hedefler barındırır içinde!

Kazandığımız ilk parayla aldığımız eşya… Ne kadar değerlidir!

Kendimize ait ilk otomobil … Ne keyiftir ama!

Yaptığımız ilk yemek… Hmmm, üstelik beğenildiyse!

Aldığımız ilk ödül… Nasıl da gurur vericidir!

Hepimizin hayatında keyif aldığımız 'ilk'ler, hüzün duyduğumuz 'son'lar vardır.

Hayata her gün yeniden başlıyormuşçasına umutlu heyecanlar hissetmeniz dileğiyle, bir iyi bir de kötü haber vermek istiyorum.

Önce kötü haber: hiçbir şey sonsuza kadar sürmez.

Şimdi iyi haber: hiçbir şey sonsuza kadar sürmez.

Saygı ve sevgilerimle...