Adam almış kalemi yazıyor...
"Sen gazeteci değilsin!"
Tipik bir hastalıklı hal!
Kimin gazeteci olduğuna ya da olmadığına...
O kalem sahibi arkadaş karar verecek...
Sormazlar mı adama?
"Sen ne zamandan beri gazetecisin...
Sana kim oldun dedi?"
***
Benzeri din konusunda yaşanıyor...
"Bu arkadaş çok dindar...
Namazında, niyazında...
Falanca dine uzak...
Ne namaz ne abdest..."
Haşa Allah!
Yaptığı ibadetin içeriğini biliyor...
Rab ilan etti kendini...
Kabul etti ibadeti...
Diğerini dışladı...
Açtı onun kalbini...
İman olmadığını gördü(!) sanki!
***
Dönersek yine kalemlere...
Herkes bir otorite, uzman...
Kalemler yağ üzerinde geziyor...
Arpaya göre, kalemlerden kelamlar akıyor...
Ahkam kesiyor herkes kendince...
Yiyor güya okuyan da onu...
Oysa onun sözüyle, cümleye başlayan...
Zaten taraftar...
Aynı tarafta olunca beis yok...
Karşıdakine ise küfür çok!
***
Yani benim güzel okurum...
Kalemlerin şirazesinin kaydığı...
Herkesin bir şeylere taraf, yandaş...
Ya da karşıt ve muhalif olduğu bugünlerde...
Her kelama güvenme...
Bir bak!
Kim, neyi, kimin için...
Nerede ve ne karşılığı yazıyor!
Bizler soramasak da kalemin namusunu...
Sen kandırmaya teşebbüsün hesabını sor!
Bana da, ona da...
Kim yanlış oynatıyorsa kalemi...