Milletvekili yeniden aday olup köy çalışmalarına çıkmış...
Bir köye gidip...
Meydanda kurdurduğu kürsüden başlamış konuşmaya:
Bizden önce yolunuz yoktu, asfalt yaptık...
Dereden su getiriyordunuz, şimdi evlerinizde su var...
Elektrikleriniz kesiliyor, buzdolabınız, çamaşır makineniz, televizyonunuz bozuluyordu...
Trafo yaptırdık, hiç kesinti olmuyor...
Tarlalarınıza su, mahsullerinize ofisler kurduk...
Faizsiz kredi verdik...
...
***
Sonra sormuş köylüye:
- Bu kadar hizmetten sonra seçimlerde oyunuzu vereceksiniz değil mi?
Kalabalığın arkasında biraz uzaktan Vermeyeceğiz! sesi gelmiş...
Vekil bakmış ağacın gölgesinde yaşlı bir adam oturuyor...
Hemen yanına gitmiş:
- Bu kadar hizmet ettik, niye vermeyeceksin amca?
- Vermeyeceğim çünkü sen okuma yazma bilmiyorsun?
- Nasıl olur amca, ben üniversite mezunuyum!
Adam, milletvekiline bakıp, dizlerine koyduğu elini hızlıca vekile doğru savurarak:
- Hadi oradan! Okuma yazma bilseydin, üç ay önce sana bir mektup yazmıştım. Okur anlar, iki satır da cevap yazardın! demiş...
***
İşte böyle...
Partili olanlar hariç...
Normal seçmenin beklentisi bu...
Her ne kadar...
Genel seçimlerde oyları partiler toplayacak olsa da...
Konulacak adaylar da son derece önemli!
Zira, küçük farklarla kaçırılan vekillikler...
İşte bu mektup farkından kaynaklanıyor!
***
Hatta bazen seçmen...
Mektup yazacak kadar yakın bulduğu milletvekiline...
Cevap yazmadığı için kızıp...
Bırakın mektup yazmayı...
Kendisinin elini bile sıkmamış...
Köyünün yolunu bile bilmeyenlerin partisine oy verip...
Onları temsilci kılabiliyor!
***
Siyasi partilerin burada akılcı davranması gerekiyor...
Kriterleri tutan adaylar arasından...
Şunun adamı, bunun adamı gibi kişisel lobiler oluşturma çabası yerine...
Bir oy fazla getirebilecek...
Yazılan mektuplara iki satır cevap verebilen...
Parti hizmetlerinin ya da çalışmalarının yanı sıra...
Hatır için partiye bir oy fazla getirebelecek isimlere yönelmeli...
Yoksa...
Sonuçlar bir öncekinden farklı çıkmaz...