"Şehitler Ölmez...

Vatan Bölünmez!"

Her terör eylemi ve şehit cenazesinin ardından söyleriz...

Dinimiz de, şehitler için "öldü" denilmemesini ister...

Devlet büyüklerimiz de sık sık şehitlerden, onlara milletin borcundan bahseder...

Ama devlet kayıtlarında şehitler ölür!

Devlet, şehitleri öldürüp...

Ailelerine emeklilik maaşı bağlar...

Öldürdüğü için...

Rütbesini dondurur!

Toprağa hangi rütbeden girdiyse...

Ailesi o rütbe üzerinden emeklilik maaşı alır!

Ölmeyen siyasilerdir...

Milletvekilleridir...

Zira onlar tavandan emekli edilir...

Ölseler bile yakınları ihya olur!

***

Eski Devlet bakanlarından Namık Kemal Zeybek anlatmıştı...

İran'da, şehitler ölmüyormuş...

Bir asker, şehit olduğunda...

Rütbesi, emsalleriyle birlikte işliyormuş...

Ve ailesine emekli maaşı değil...

Çalışıyormuş gibi, o rütbenin karşılığı olan maaşı veriyorlarmış...

Hem de emeklilik yaşı gelene kadar...

Hiçbir kesinti yapılmadan...

***

Yani...

Bizde her konuda olduğu gibi...

'Şehitlerin ölmediği' de sadece slogandan, kuru laftan ibaret...

Şehit yakınlarına, siyasetçiler ve onların atadığı...

Yeni haliyle rütbe verdiği askeri ve sivil bürokratlar ne der?

"Siz bize şehitlerimizin emanetisiniz!"...

Ama ne zaman?

Medyanın önünde!

Ama şehidin emaneti ağzını açınca...

Bürokratın bağlı olduğu siyasetçiyi biraz eleştirince...

Disiplin cezası ile meslekten men edilir...

***

Ha bir de...

Ülkemin değişmez gerçeğini Yakakent'in Mutaflı Mahallesi'nde gördünüz mü?

Bu ülke için canını veren şehidin babaevini...

Şehitlerin büyük çoğunluğunun babaevi böyle...

Maalesef bundan sonra da böyle olacak...

Niye mi?

Devlet kesesinden birileri sefa sürsün diye...

Merak etmeyin...

Şimdi aynı devletin kesesinden...

Birileri ortaya çıkıp yenisini yapar, sonra da cakasını satar!

"Şehitler ölmez, vatan bölünmez!" diye diye!