Toplumsal farkındalıkla ilgili çok konuşulur.
Bazen meydanlar kimseye bırakılmaz bile.
"Yarın kimin başına ne geleceğinin garantisi var mı?"
'Hepimiz engelli adayıyız.'
'Sorumluluklardan kaçmamalı' gibi afili sözler dilimizden eksik olmaz.
Ne yazık ki iş başa düşünce değişik bahanelere sığınır, istenmeyen misafir kapıya dayandığında da imdat frenini çekeriz.
Çeyrek asrı geçen lösemiyle mücadelemizde;
"Başımıza gelince yaşadıklarınızı daha iyi anladık."
'Anlamak için yaşamak gerekir' gibi sözlerle de ne yazık ki çok karşılaştık, karşılaşıyoruz.
Sanırım bu ifadelerin azaltılması için daha çok emek verilmeli.
Geçtiğimiz pazar günü Atakum'da anlamlı bir etkinlik.
Hedef lösemiyle mücadelede gündem oluşturmaktı.
LÖSAM futbol takımı ve Samsunspor'un efsane yıldızları halı sahada ''farkındalık''maçına çıktılar.
Takımların güçleri belliydi.
Skor odaklı olmayan maçın sloganı daha da anlamlıydı.
'Bu maçta hayat var!'
"Lösemiyle mücadeleye var mısın?" pankartıyla sahaya çıktı takımlar.
Kermes alanına kurulan stantlar, ayrı bir görsellik oluşturdu.
Satışlardan elde edilen gelir ise LÖSAM'a bağışlandı.
Bir gerçek var ki lösemiyle mücadele hasta ailesi, doktorlar ve sınırlı bir çevreyle sürdürülüyor.
Mücadelede çevre faktörünü her zaman vurgularken, toplumsal desteğin günümüzde yeterli olduğunu henüz söyleyemeyiz.
Etkinlikler yapılmasının nedeni de bu katılımların artırılması için.
Farkındalık oluşturmayı hedefleyen gün Atakum Belediyesi, Atakum Özgecan Kadın Koordinasyon Merkezi ve LÖSAM'ın buluşması ''kulaklara kar suyu kaçırmak'' içindi.
Katkısı olan herkese çok teşekkür ediyoruz.
Bugünkü rahatlığımızın devamı asla elimizde değil.
Beklenmedik misafir kapıyı çalınca onu uğurlama görevi hepimizde.
Dolayısıyla taşın altına beraber el atmak zorundayız.
Bugün bana; yarın, kim bilir kime…
Hayata tutunduran başka maçlarda buluşmak dileğiyle…