Ankara'dan can yoldaşı uğurlamıştı onu.
Tayin gittiği Cizre'de üç gün sonra hainlerin sinsi planıyla karşılaştı.
…Bombalı aracın patlatıldığı yere yirmi metreydi arası.
26 Ağustos'taki patlamada on bir arkadaşını şehit veren polisimiz anlatıyor:
"Sabah saat 06.45 civarında aracımızın bakımını yaparken, patlatılan bomba yüklü aracın etkisiyle nereye savrulduğumu hatırlamıyorum. Vücudumun birçok yerine şarapnel parçaları geldi. Patlama noktasına benden uzakta bulunan arkadaşlarımda şehit düştü. O günlerin burukluğu üzerimde" diyor.
Üzülsün mü sevinsin mi?.. Karmakarışık duygular…
Haberi duyduğu ilk dakikalarda can yoldaşı eşi de telaşla kendisini Diyarbakır'a atmış.
On beş gün süren yoğun tedavilerine Ankara Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde devam edilmiş. Can yoldaşı eşi kendisini bir an bile yalnız bırakmamış, eşinin inanılmaz desteği ve özverisiyle sağlık mücadelesi aralıksız sürmüş.
Sol ayakta iki parmağını kaybeden polisimizin vücudunda, halen şarapnel parçaları var ve bacaklarındaki his kaybıyla ilgili fizik tedavileri sürüyor.
Çocukluğu Samsun'da geçen polisimiz, hain saldırıda yaralandıktan tam dört ay sonra bir haftalığına Samsun'daki baba ocağına geldi.
Babaanne, büyükbaba ve geniş ailesiyle de yıllar sonra tekrar kucaklaştı.
Yaşadıklarımızı Allah kimseye yaşatmasın diyen aile büyükleri, şehit anne ve babaların durumlarına empati yaptıklarında büyük hüzün yaşıyorlar. Benzer duyguların kendileri için de olabileceğini düşündükleri günlerden bugünlere gelebilmenin buruk sevincini yaşıyorlar.
Baba,"Olayı duyup yola çıktığımızda, mesai arkadaşının şu anda Umut'u ambulansla Diyarbakır'a götürdüklerini ve durumunun iyi olduğunu söylese de rahatlamamıştık. Yolda aklımıza her şey gelirken, bir taraftan da durumuyla ilgili daha net bilgilere ulaşmaya çalışıyorduk. O gün yollar bitmemiş, dakikalar bizlere asır gibi gelmişti. İlk günler korkularımız olsa da bugünlerin şükrünü yaşıyoruz." dedi.
Elde edilen mutluluk, buruk bir mutluluk tabi ki, fakat insan kaderinde ne varsa onu yaşamaktan kaçamıyor.
Elele bugünleri yakalayan, yarınlarda daha iyi günleri olacağına inandığımız polis eşinin böyle bir badireden sonra kullandığı sözcükler ise çok anlamlı.
"Zor günleri birlikte atlattık, çok şükür eşimi Rabbim bana bağışladı."
Şüphesiz bugünlere hastanelerde yürütülen tedaviler ve hayatını paylaştığı eşinin müthiş katkısıyla, ilgisiyle ulaşıldı.
Birbirlerine tasada ve sevinçte beraber olma sözünün gereğini yapıyorlardı.
Polisimize ve saygıdeğer eşine sağlıklı ve mutlu yıllar diliyoruz.
Allahım kimsenin umutlarını eksiltmesin, mutluluğunu bozmasın.
Bu ülkenin düşmanlarına da fırsat vermesin.