Mevkiler, makamlar, statüler…
Hakkıyla kazanıldığı gibi, fırsat olarak da önümüze çıkarlar.
Bazen, güzelliğiyle yakışır bir şekilde kullanılır.
Bazen de yüze göze bulaştırılır.
Kimisi geçici, kimisi ise başkasına devredilmez.
Öyle makamlar var ki dünya biraraya gelse kimse elinizden alamaz.
Doktor, avukat, müdür, işadamı, milletvekili, bakan, başbakan, hatta cumhurbaşkanı.
Hep söylenir 'Yükseldikçe alçalacaksın.'
Neyse her kimliğin, makamın kullanıma açık bir süresi var, fakat bir kimlik var ki o bir nevi şahsına münhasırdır.
Hangi kimlik, gönüllerdeki makamdan ileridedir ki?
Tüm kimlikler, gün gelip son bulurken, kalplerde yer alanlar, bir gönül almasını bilenler makamlarında ilelebet payidar kalacak.
Sizlerle yaşanmış bir olayı paylaşmak istiyorum.
Kurum güvenlik görevlisi, kendisine uzak mesafede sorumlu olduğu binaya giren kişiye müdahale eder. Şahıs sesini duyuramayacağı için, ellerini kulak hizasına getirerek; güvenlik görevlisinin uyarısını dikkate almadan binaya girer. Çıkışta kendisine nazik bir şekilde "Tatil günü hem de bir yabancının izinsiz bir şekilde içeri girmesi yasak beyefendi" demesine tepki göstererek, 'Size işaret ettim ya neden girdiğimi kardeşim!' karşılığını verir.
'Beyefendi, bizim sizi fark ettiğimizde yaptığınız işaret, izin verdiğimiz anlamına gelmez, kaldı ki yine de içeriye girişin yasak olduğunu söyledik' cevabı tartışmayı başlatır.
Kendisinin de idareci ve önemli konumda olduğunu söyleyen şahıs, "Sizin kurumda da beni yakinen tanıyanlar var' şeklindeki sözleriyle tartışma büyür.
Görevli 'Ne alakası var beyefendi. Kurumunuzda hem de tatil günü izinsiz binalara girilirse sizin tepkiniz ne olur acaba? Doğrusu sizden bir özür ve ayrıca bir teşekkür beklentimiz vardı, yanılmışız' der.
Kendisinin akademisyen olduğunu söyleyen kişi, yaklaşımının hatalı olduğunu hissetmeye başlamıştır ki söylenerek, ailesiyle birlikte tartışma ortamından ayrılır.
İşte geçici kimliğini öne çıkaran, baskın bir savunma örneği.
''Makam'' kullanılan oda, oturulan masa, binilen araç mı?
Tabiki değil ama bilene…
Sayın hocamızın önüne bir fırsat gelmiş, ama o fırsatı fark edememiş.
Kimliğinizi dillendirmeden, görevini yapan görevlinin gönlündeki makama girmek çok mu zordu hocam?