Sosyal yaşamda birlikteliğin ana teması,'Vereceksin ki istemeye yüzün olacak.'
Desteğe ihtiyacını dile getirmeyenlerin yanında, istekleri bitmeyen birbirine tezat kişiliklere hepimiz tanık oluyoruz.
Hayretler içinde kaldığımız, neredeyse her gün yeni öğrendiğimiz o kadar farklı yardım toplama stratejileri var ki…
Çocuğunu ilaçla bayıltıp,kucağında Taksim Meydanı'nda dilenen, zabıtalar kendisini hastaneye götürmek isteyince direnen sözde babalar bile var bu ülkede.
Geçtiğimiz gün bankamatikte işim var. 'Dayıcığım' diye tekrarlanan sese kulak vermeyince, beklenildiğimi fark ettim. Kıyafeti gayet düzgün delikanlının işim bitince gayet rahat bir şekilde para istemesi ve sergilediği tavrı yüzsüzlüğün ileri boyutuydu.
Sivil toplum örgütleri de topluma yaptıkları katkılarının devam edebilmesi adına destek talebi hakkını kullanırlar. Bu hakkın kullanılmasının güzel yöntemleri var, ancak son yıllarda bu yöndeki talepler insanları öylesine bezdirmiş ki rahatsızlık belirten ifadeler, artık dilden dile dolaşıyor.
Bu konuda yaşadığı olay arkadaşımı o kadar kızdırmış ki.
Artık yeter! diyecek noktaya gelmiş.
'Kenan, akşamları lösemili çocuklara yardım toplayanlarda kim?" diyerek odama girdi. Benzerlerini sıkça dinlediğim olayda arkadaşımın yaşadıklarını özet olarak paylaşayım.
Günlük mesaisini bitiren arkadaşım, evinde dinlenmeye çekilmiş, günün yorgunluğuyla kanepede uyuyakalmıştır. O esnada zil çalmış ve kapıyı açan eşi kapıcının yanında tanımadığı iki kişiyle karşılaşmıştır.
Lösemili çocuklar yararına dergi sattığını ifade eden kişilerin talepleri karşısında, eşinin kendisini uyandırması onu rahatsız etmişti. Arkadaşım da uyandırılmanın verdiği rahatsızlıkla, birden kendisini kapıda bulmuştur. Yardım topladığını söyleyen kişinin sözlerini yorgunluktan dolayı pek dinlemek istememiştir. Yine de lösemi kelimesini duyunca, küçük bir bedeli sorgulamadan vererek; 'Bizleri fazla meşgul etmeyin' dercesine söylenerek kapıyı kapatmıştır.
Verdiği aslında "Beni fazla rahatsız etmeyin" düşüncesinin bedeliydi.
Bu tür kapıdan yardım toplamalar, insanları evlerinde bile tedirgin eden yaklaşımlar; toplumu yardımlaşma duygusundan illallah dedirtmeye kadar götürmektedir.
LÖSAM derneğimizin böyle çalışmalara karşı olduğunu bilen arkadaşım yaşadığı başka bir olayı anlatıyor.
-'Çiftlik Caddesi'nde bir ses,'Size bir şey sorabilir miyim?'
-'Buyurun, dediğimde bir yardım talebiyle karşılaşıyorum.'
-'Soru soracağım diyorsunuz ama yardım istiyorsunuz diyerek yanlarından adeta kaçıyorum."
Kırk yıllık Samsunlu arkadaşımın sokakta "Bir şey sorabilir miyim?" diyenlere yönelik cevabı artık hazır:
''Sormayın kardeşim, ben de buranın yabancısıyım!'