Gündem yoğun.
Düşünceler parçalı ama umutlar diri.
Kınalı kuzular aklımızda.
Gecesini gündüzüne katmış Mehmetçiklerimiz.
Ülkemiz üzerinde oynanan oyunların bozulması için ayaktayız.
Kıbrıs Barış Harekatı; dünya siyasetini keşfetmeye çalıştığımız yıllar.
Mahallede sadece tek evde televizyon vardı. O evdeki siyah beyaz televizyondan büyüklerle gündemi takip eder, onların eleştirilerine kulak misafiri olur, heyecanlarına duyarsız kalmazdık.
Çocukluğumuzda Hasan Mutlucan'ın türküleriyle gemilerin suları yararak yol aldığı görüntüler dimağımızda halen taptaze.
Bugünlerde Afrin Operasyonuyla ilgili yayınlar geçmişe götürdü beni.
Ülkemizde kimsenin başka bir ülkenin toprağında gözü olduğunu düşünmüyorum. Bu milletinde kendi topraklarında gözü olanlara tepkisini de siz varın ölçün.
Analar, vatansız evladı kabullenmiyor artık.
"Önce vatan sonra evlat!" diyor.
Evlatlarında öyle düşündüğünün göstergesiydi bugünlerde ekranlara düşen görüntüler.
Eminim o diyalog birçok kişinin hafızasında yer bulmuştur.
1974 yılı Kıbrıs Barış Harekatının bizlerde bulduğu gibi.
Sınırda Afrin'e operasyona başlamak üzeredir birliklerimiz.
Askerlerin duygu ve düşünceleri elbette önemlidir.
Muhabir tankın üzerindeki askere mikrofonu uzatarak sorar.
'Nereye gidiyorsun asker?'
-'Kızılelma'ya.'
-'Son sözlerin nelerdir?'
Bir an duraksama ve çok samimi net sözler.
'Ne söyleyebilirim ağabey bu ülkeyi bölemezler!'
Kim bilir; şahadet şerbetini içmiş farkında değil.
-'Annene, babana mesajın var mı?'
Aslında muhabirin beklentisi ailesini rahatlatacak sözlerdir.
Ülkesine nasıl döneceğini kimsenin bilemediği askerin verdiği karşılık, dikkat çekici ve düşündürücüdür.
Tebessümlerini yüzünden de eksik etmemiştir.
Askerin mesajı tek kelimedir.
'Beklemesinler!'