Toplumların huzur ve refahının sağlanması arayışında; insanlığın refahına, mutluluğuna, mutsuzluğuna ve mücadelelerine mekan teşkil eden, tarihle birlikte tanıklık eden platform olan coğrafyanın önemi hiçbir zaman göz ardı edilemez. Zira coğrafya, toplumlar ve uluslararası ilişkilerde başta gelen etkendir. Bu bakımdan ulusların politikalarının oluşturulmasında, pek çok unsuru bünyesinde barındıran en önemli varlıktır.
Devletlerin politikaları ve coğrafyaları arasındaki ilişkilerin araştırması jeopolitik bilimini ortaya çıkarmıştır. Bugün jeopolitik; aktörü insan, sahnesi bütün dünya olan bir tiyatro olarak tanımlanmaktadır. Küresel ve bölgesel olarak çok yakından tetkik edilmekte, senaryolar hazırlanmakta, nüfus bölgelerinin tespiti ile ilgili politikalar saptanmaktadır.
Bugün, üç kıtaya altı asır hükmeden Osmanlı İmparatorluğu'nun külleri üzerinden Anadolu toprakları üzerinde kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devleti, üzerinde kurulduğu coğrafyanın önemi nedeniyle büyük tehditlerle karşı karşıyadır. Doğu-Batı, Güney-Kuzey istikametinde köprü vazifesi gören Anadolu, dünyanın en önemli su yollarından biri olan İstanbul ve Çanakkale Boğazlarını, Kıbrıs ile birlikte Süveyş kanalını kontrol etmektedir. Günümüzün en önemli konularından biri olan enerji güvenliğine yönelik olarak dünyanın en önemli enerjiyollarını üzerinde bulundurmaktadır. Tarihi ipek yolunun yeniden canlandırılmasına yönelik 'İpek Yolu Demiryolu Projesi' ne geçiş sağlamaktadır. Bu proje ile deniz yolu ile Çin'den bir ayda ulaştırılan bir eşya 10 günde Avrupa'ya ulaştırılabilecektir. Anadolu, dünyanın en önemli enerji bölgeleri olan Hazar havzası, Basra Körfezi, Ortadoğu'ya yakınlığı ile buraları kontrol edebilecek bir konumda bulunmaktadır.
Bu kadar önemli konuma sahip bir devletin coğrafyadan kaynaklanan avantaj ve dezavantajlarının olması doğal mıdır? Genelkurmay başkanlarımızdan biri konferansında 'Nato toplantısında her ülke sırayla kendi ülkesi ile ilgili sunum yaptı. Benim sunumumdan sonra yanımda oturan Norveç Genelkurmay Başkanı, 'Ne problem ülkesiniz' dedi. Ben de kendisine 'Sizin ülkenizin komşuları kimler?' dedim. Saydı 'Bu ülkelerde bir problem var mı?' dedim ,'yok' dedi. 'Peki şu anda NATO'nun terörist ülke olarak tanıdığı devletleri sayar mısınız?' dedim. Saydı 'Bulgaristan, Suriye, İran, Irak, Kuzey Kore.' 'Benim komşu devletlerimi sayayım mı?' dedim 'Kusura bakma anladım.' dedi.
Maalesef coğrafyamız hiçte kolay bir bölgede değildir. Ülke yöneticilerine ağır bir sorumluluk yüklemektedir. Yöneticilerimize düşen görev; jeopolitik bilimin verilerini coğrafyanın sağladığı avantajlara dönüştürmek, coğrafyamızın konumundan en iyi şekilde istifade etmek, mevcut ya da olabilecek dezavantajları da avantaja çevirmektir.