Cehaletin ne kadar kötü ve tehlikeli olduğu konusunda sanırım hepimiz aynı şeyi düşünürüz. İnsanın başına ne gelirse cehaletten gelir. Zira; cahil olanların hem kendilerine, hem de başkalarına zararları dokunabilir. Toplumda çevreye, başkalarına ve kendilerine zararı dokunan bu tür insanları gördükçe, 'Eğitim Şart' deriz. Çünkü eğitimle insanların davranışları değişir, gelişir ve iyiye – güzele – doğruya yönlendirilir. Bunun sonucu olarak da ortaya kaliteli insanlar ve gelişmiş bir toplum çıkar. Paylaşılan her şey küçülürken; sadece sevgi ve bilgi paylaştıkça büyür, başkalarına sevgi aşılar ve ışık tutar.

Büyük Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk,' Biz cahil dediğimiz zaman, mektepte okumamış olanları kastetmiyoruz. Kastettiğimiz ilim, hakikati bilmektir. Yoksa okumuş olanlardan en büyük cahiller çıktığı gibi, hiç okumak bilmeyenlerden de hakikati gören gerçek alimler çıkabilir' diyerek, eğitim – öğretim ve öğretmenlik konusunda şöyle diyor:

'Toplumun düşmanı cehalet, cehaletin düşmanı öğretmendir. Dünyanın her tarafında öğretmenler, toplumun en fedakar ve saygıdeğer insanlarıdır. İlk ve orta öğretim mutlaka insanlığın ve medeniyetin gerektirdiği ilmi ve fenni versin, fakat o kadar pratik bir şekilde versin ki, çocuk okuldan çıktığı zaman aç kalmaya mahkûm olmadığına emin olsun. Bir yandan bilgisizliği ortadan kaldırmaya uğraşırken, bir yandan da memleket evladını toplumsal ve ekonomik hayatta aktif şekilde etkili ve verimli kılabilmek için zorunlu olan ilk bilgileri, uygulamalı bir biçimde vermek metodu eğitimimizin temelini oluşturmalıdır. Cahillik yok edilmedikçe, yerimizdeyiz… Yerinde duran bir şey ise geriye gidiyor demektir. Bir taraftan genel olan cahilliği yok etmeye çalışmakla beraber, diğer taraftan toplumsal yaşamda bizzat faal ve faydalı, verimli elemanlar yetiştirmek lazımdır. Şimdiye kadar uygulanan eğitim ve öğretim yöntemlerinin, milletimizin geri kalmasında en önemli etken olduğu kanısındayım. Onun için bir milli eğitim programından söz ederken, eski devrin boş inançlarından ve yaratılışımızla hiç ilgisi olmayan yabancı fikirlerden tamamen uzak, milli karakterimiz ve milli tarihimizle uyumlu bir kültür kastediyorum. Çünkü milli dehamızın gelişmesi ancak böyle bir kültür ile sağlanabilir. İlim ve fen çalışmalarının merkezi okuldur. Okul sayesinde, okulun vereceği ilim ve fen sayesindedir ki, Türk milleti, Türk sanatı, Türk ekonomisi, Türk şiir ve edebiyatı bütün güzellikleriyle gelişir. Milli Eğitim programımızın, Milli Eğitim siyasetimizin temel taşı, cahilliğin yok edilmesidir' diyor.

Oysa yıllardır her milli eğitim bakanı değiştiğinde, eğitim sisteminde de birçok değişiklikler oldu. Şu andaki Milli Eğitim Bakanı Sayın Ziya Selçuk, Türkiye'de eğitim sisteminin yıllar içinde birçok kez değiştirilmesine dikkati çekerek, 'Ben bakan olmaya değil, gören olmaya çalışacağım. Masanın üzerindeki tuzluğu değiştirerek, sistem değişti demeyeceğiz. Bize biraz izin verin, çalışalım. Bu, inanın 50 yıllık bir mesele. Bir kültür, biz bu kültürü değiştirmek istiyoruz. Bunu yaparken, adaleti şiar edinmek vurgulamak istediğim şey…'diyor. Biz de kendilerine bu konuda başarılar dileyerek; eğitim-öğretim sistemimizde çıtanın, Yüce Atatürk'ün ulaşmak istediği seviyelere çıkartılmasını temenni ediyoruz.

Hoşça kalın… Dostça kalın…