1970'li yıllar…
İlkokulda aylık dergiler veriliyor.
Koridordaki camlı dolapta paketleri görünce bilirdik ki…
O gün dergiler dağıtılacak.
Tutkuluyduk kitaba, gazeteye, dergiye…
Sevdalıydık kağıdın kokusuna, hışırtısına…
Ders kitapları o dönemlerde piyasadan alınırdı.
Okullar açılmadan evlerde kitapların kaplanması adeta şenliğe dönüşürdü.
Eğitim yılı başında alınan ders kitaplarının neredeyse tamamını okur, yaz tatillerini çeşitli kitaplarla geçirirdim.
Günlük gazete mutlak girerdi evimize.
Abonesi olduğumuz gazetenin numarası 101 olarak halen hafızamda.
İlkokul ikinci sınıfta herkesten önce aldığım 'Karaelmas Diyarı Zonguldak' kitabı, sayfaları dağılmasına rağmen, yakın yıllara kadar korumaya çalıştığım kitaplar arasındaydı.
Hafta sonu gazetelerin ekonomik, kültürel, siyasi ve sportif gelişmeleri içeren dergilerini yıllığa dönüştürmek benim için ayrı bir zevkti.
Ayrıca gazetelerin kitap ve ansiklopedi dağıtım furyasından da çok nasiplenmiştik.
Uzun otobüs yolculuklarında gazeteler 'Okuyabilir miyim?' diye izin isteyerek karşılıklı değiştirilirdi. Bir parkta gazete okurken birisinin nefesini ensenizde hissetmekten rahatsız olduğumuz o günler bugünlere tatlı anılar olarak taşınmış durumda.
Pazar yerlerinde ikinci el kitapçılar mutlaka ziyaret edilirdi.
O zamanlar ilçenin belki de en büyük ev kütüphanesini oluşturmuştuk.
Ve bugünler; günümüzde kitaplardaki bilgilerin tamamı internette.
Gazetede resim içermeyen yazılara göz dahi atmıyoruz.
Artık evlere gazete girmiyor.
Zorlanıyoruz okumaktan; bıkıyor ve bırakıyoruz hemen başladığımız kitabı.
Geçmişin o alışkanlıklarından tamamen uzaklaşmışız.
Çevreden etkilenmemek mümkün değil.
Bu olumsuz tablodan etkilenmemek için ayrı bir mücadele veriyorsunuz.
Televizyon ekranları sadece seyri temaşa için.
Okuma alışkanlıklarının kazanılması için kampanyalar yetersiz kalıyor.
Halbuki okurken kağıt kokusunu hissetmeli, gazete sayfasını çevirirken hışırtıyı duymalı.
Hatta okunan gazetenin bulmacası doldurularak görev tamamlanmalı.
Okunan kitap yastığın ucunda durmalı.
Araştırmadan analiz ediyor, bilmediğimiz konularda çokça konuşuyor.
Duyumlarla yorumlar yapıyoruz.
Donanımlı olmanın yolu kitaplarla barışık olmak da yatıyor.
Kitapları tozlu raflarda saklayan değil…
Özümseyenlerden olmak dileğiyle…
İyi okumalar.