TCMB pek çok ülkede olduğu gibi enflasyon hedeflemesi politikası izliyor. Ulaşmak istediği bir enflasyon oranını belirliyor ve o orana ulaşmayı mümkün kılacak para politikası uyguluyor. Enflasyonu düşürmede bu politikanın genellikle başarılı olduğu kabul ediliyor.

Türkiye'de 2005-2017 döneminde TÜFE enflasyon oranı genellikle tek haneli rakam oldu. Mayıs 2018'e gelinceye kadar sadece Temmuz 2008'de ve Kasım 2017'de yıllık enflasyon yüzde 12'nin üzerine çıktı. Mayıs 2018'den beri yüzde 12'nin üzerinde seyretti. Mayıs 2018'de yüzde 12 ve Ekim 2018'de yüzde 25 oldu. Şimdilerde yüzde 15 civarında seyrediyor.

Geçmişte uzun süre yüksek enflasyonlu yıllar yaşadığımız için, 2018 yılı ve sonrasına ait enflasyon oranları bir yana bırakılırsa, enflasyonla mücadelede başarılı olunduğu söylenebilir. Ancak bu başarıyı bütünüyle merkez bankasına mal etmek doğru olmaz. Güçlü tek parti iktidarının rolü merkez bankasının rolünden daha az değildir. Ayrıca dünyada da düşük enflasyonlu bir süreç yaşanmaktadır.

Şu an Türkiye'de yıllık enflasyon oranı yaklaşık yüzde 15, bankaların kredi faiz oranı yaklaşık yüzde 30'dur. Dolayısıyla reel faiz yaklaşık yüzde 13'tür. Bu hesaplama (1,30 / 1,15) -1 şeklinde yapılır.

Yüzde 13 reel faiz oranı çok büyük bir orandır. Bu oran Türkiye'nin 2005-2017 dönemi enflasyon oranlarından daha büyüktür. Bu kadar yüksek kredi maliyetiyle kimse yatırım yapmak istemez. Kredi kullananlar sırf ayakta kalmak için kullanırlar. Karlar düşer. Firmalar küçülür, işçi çıkarılır, işsizlik artar. Türkiye 2018 yılı ortalarından beri bu süreci yaşıyor. Bu süreç uzun süre devam ederse toplumsal huzur ve siyasal istikrar bozulur.

Türkiye'de geçmişte reel faizin negatif olduğu dönemler olsa da reel faiz genellikle pozitif bir değer almıştır. Merkez bankası bir orta ve hakkaniyetli yol olarak sıfır reel faiz oranı hedeflerse çok daha iyi olur. Evvela borç veren ve alan aldanan ve aldatan olmazlar. Reel faiz oranı sıfırdan büyükse borç alan, sıfırdan küçükse borç veren aldanmış olur. Reel faizin sıfır olduğunda, ödünç verilen para ödünç verildiği anda ne kadar mal ve hizmet satın alabilirse, dönem sonunda da o kadar mal ve hizmet satın alabilir.

Sıfır reel faiz oranı, ödünç verenin satın alma gücünü artırmazsa ödünç veren niçin ödünç versin? Diye bir eleştiri gelebilir. Bu soruya ödünç alan, ödünç verenin parasının değerini düşürmeden bekçiliğini yapmış olur, diye cevap verilebilir. İnsanların mevcut varlıklarının reel değeri her zaman artmaz. İnsanlar çoğu zaman varlıklarının reel değerini korumaya çalışırlar. Reel faiz oranı paranın reel değerini koruduğu için toplum tarafından memnuniyetle karşılanabilir.

Günlük hayatta insanlar kendi aralarındaki ödünç alıp vermede genellikle altın veya döviz kullanıyorlar. TL ödünçlerini altın veya dövizin fiyatına endeksleyerek veriyorlar. Bunun sebebi altın ve dövizin fiyatının zamanla artıyor ve enflasyona karşı değerini koruyor olmasıdır. Aynı mantıkla sıfır reel faiz oranı uygulanması halinde paranın değeri enflasyona karşı korunmuş oluyor. Yani ödünç alıp vermede endeksleme altının fiyatına veya döviz kuruna değil de enflasyona yapılmış oluyor.

Altın ve döviz kıttır, onların fiyatının yüksek olması anlaşılabilir. Peki, kağıt para kıt mıdır ve üretilmesi maliyetli midir? Hayır. Şu halde onu pahalıya satmak, sermayedara rant aktarmaktan ve sömürüden başka ne olabilir? Üstelik çok uzak olmayan bir gelecekte kağıt paranın tamamen ortadan kalkması ve sanal paraya geçilmesi beklenilmektedir. O zaman para üretmenin maliyeti daha çok düşecektir.

Soru: Sıfır reel faiz politikası uygulanırsa enflasyonla mücadelede zafiyet yaşanır mı?

Cevap: Faiz, enflasyonla mücadelede zaten sorunlu bir araçtır. Faizi artırıp toplam talebi kısmak anti-enflasyonist etki yapabilir ama girdi maliyetleri artacağı ve toplam arz azalacağı için gecikmeli olarak enflasyonist etki yapabilir. Sıfır reel faiz oranı politikası öngörülebilirliği artırdığı ve girdi maliyetlerini düşürdüğü için enflasyonla mücadelede daha etkili olabilir. Ayrıca sıfır reel faiz oranı politikası enflasyonla mücadelede mali disipline ve faiz dışı para politikası araçlarının kullanılmasına mani değildir.

Soru: Sıfır reel faiz oranı politikası uygulanırsa spekülatif saldırıya bağlı döviz kuru artışlarını kontrol etmek zorlaşır mı?

Cevap: Evet böyle bir sorun yaşanabilir. Bu soruna karşı başka yöntemler geliştirmek gerekir.

Soru: Sıfır reel faiz oranı politikası uygulanırsa bankalar nasıl kar ederler ve çalışanlarının giderlerini nasıl karşılarlar?

Cevap: Bankalar verdikleri kredilerden işlem maliyetlerini karşılamak üzere komisyon alabilirler. Ayrıca para transferi, çek, senet tahsili, kefalet, danışmanlık gibi günlük işlerini ücret karşılığında yapmaya devam ederler.

Soru: Faiz oranı dönem başında enflasyon oranı dönem sonunda belli oluyor. Dolayısıyla sıfır reel faiz oranı hesabı nasıl yapılacaktır?

Cevap: Sıfır reel faiz politikasında dönem başında belirlenmiş nominal faiz oranı olmaz. Aslında nominal faiz oranı hiç olmaz. Mevduat, bankada kaldığı süreye bağlı olarak enflasyon oranında değer kazanır.

Soru: Sıfır reel faiz oranı politikası uygulanırsa mevduatların ve kredilerin vadesi kısalmaz mı?

Cevap: Para bankada kaldığı sürece enflasyona karşı korunduğu için vadeler kısalmayabilir, hatta uzayabilir. Şimdiki uygulamada enflasyon beklentisi yüksekse vadeler kısalıyor, faiz oranları artıyor. Bu da enflasyonu artırıcı etki yapıyor. Sıfır reel faiz oranı politikası uygulanırsa enflasyon beklentisinin yüksek veya düşük olması böyle bir sorun oluşturmaz.

Soru: Sıfır reel faiz oranı politikası uygulanırsa faiz oranı bütün bankalarda aynı olur. O zaman iyi banka kötü banka farkı ortadan kalkmaz mı?

Cevap: O zaman müşterilerin banka tercihini bankaların müşteri ilişkileri ve danışmanlık hizmetindeki yetenekleri belirler.

Geçmişte insanlar üreterek ve mal ticareti yaparak geçiniyorlardı. Şimdilerde üretmeden para ticareti yaparak geçinmeye çalışıyorlar. Üreterek ve mal ticareti yaparak geçinmek muhatabının eksiğini tamamlayarak, para ticareti yaparak geçinmek ise muhatabını üterek geçinme yöntemidir. Bu böyle gitmemeli, sıfır reel faiz oranı politikası bu konuda etkili bir yol olabilir.