Ağustos'tan Eylül'ün sonuna kadar.
Bir heyecan yaşanır Karadeniz'de.
Yıl boyu tartışılan ise değerinin ne olacağıdır.
Fındıkta hasat döneminin birbiriyle bağlantılı tarafları vardır.
Bahçelerin olmazsa olmazı bir kesim var ki, onlarsız asla iş yürümez.
Amele, işçi, ırgat, maraba; adına ne derseniz deyin…
Onları pamuk, zeytin, fıstık, pancar hasadında da görmek mümkün.
Kışlık ihtiyaçlar, okul masrafları, düğün hazırlıkları…
Amaçları bir nebze bütçeye katkıdır.
Ayakta kalabilmek için emeklerini ortaya koyanların çoğu güneş doğmadan kalkar, birçoğu sabah kahvaltı yüzü görmez. Yarı uyur vaziyette bahçenin yolunu tutar, saat 10'a kadar kahvaltı niyetine on beş dakikalık atıştırmayı bekler.
Yerli amele kısmen konforludur, çünkü kendi evinde kalır. Şartları bilir, havadaki bulutu koklar, adeta meteorolog gibidir.
Hakkını yemeyelim, amelenin akıllı telefonu da cebinden eksik olmaz. Kulağında kulaklık hem müzik dinler hem fındık toplar.
Güneydoğu'dan gelenler için amele olmak gerçekten çok zordur. Barınma sorunları, bölgenin iklimi ve doğasıyla uğraşmak hakikaten bir ıstıraptır. Bazılarının yanında küçücük çocukları da vardır.
Amele bahçeye girdiğinde hiçbir şeyi umursamaz. Dallar suratına vururken, börtü böcek, solucan ve yılana dalların arasından gülümser.
Bir de hava yağarsa vay haline…
Dallara yapışan halk arasında "hırsız sülük" dedikleri çoğu zaman ellerinden geçer.
Palaz ve tekleme fındık toplamak o kadar sıkıcıdır ki…
Bir de bahçe temiz değilse, yere inen fındığı gazellerin arasından tek tek toplarsınız.
Öğle yemeği muhabbettir, eğlencedir, yorgunluklar bir anda unutulur.
Fındık ocakları arasından çay demlenir, bardak sesi gelir ki zevkine doyum olmaz.
Aynı yaşta olanlar dertlerini anlatır; üzmeden, incitmeden en güzel dedikodular yapılır.
Sesi güzel olanlardan birisi asılır İbrahim Tatlıses'e özenerek.
Birde dağlara doğru 'hey hey!' naraları kesilir ki sormayın…
Bir bakarsınız, bahçenin birinden mermi sesi gelir.
Genelde kurusıkıyla tek tek veya seri atış yapılarak karşı bahçeye karşılık verilerek iletişim kurulur.
Her ne kadar amele deyip burun kıvıranlar olsa da.
Fındık ameleliği muhabbettir, neşedir, eğlencedir.
En değerli tarafı ise emektir, alın teridir.
Ameleliğin güzel anı ise emeğinin karşılığını cebine koyduğun zamandır.
Hasadın en zahmetli işi üzerinde olsa da bahçenin aslında gülüdür.
Samsun'dan Trabzon'a, birçoğumuz fındıkla iç içeyiz. Ben de yıllardır amele gibi çok fındık topladım, yarım asrı geçen yaşımıza rağmen halen de topluyorum.
Aslında hayatta herkes işinin amelesi değil mi?
Keşke gerçekten amele olabilmenin onurunu anlayabilsek.
O onuru göremediğimizde değerlerimiz erozyona uğruyor.
Fındık hasadında herkese kolaylıklar dilerken…
Bahçenin amelelerine selam olsun diyorum.